adanın dar sokaklarından
aşağıya doğru selamlayacağım
önüme ilk çıkan yabancıyı
yüreğimde çakı bulmuş
bir çocuğun sevinciyle
başını okşayacağım
gördüğüm ilk çocuğun
masmavi yağıyorken gök
havada asılı okyanus gibi
yeşil çayırların arasında
tuzdan sarhoş balıkların
kokusunu duyacağım
mor çizgili akıcı ipek gibi
bir denize kıyısında
bir yabancı gibi
karaya kıstırılmış martılar
çığlık çığlığa bağırken
ve kızıl bir günah gibi
batıyorken güneş
ayaktayım kollarım
göğe kalkmış
rüzgârın kucaklayışına açık
gözlerimin önünde yarı-kör
uçurumları öpmeden
çok önce dalgalar
korktuğum o şehri
istemeden nefret ettiğim
çılgınlıklar içinde bırakıp
sükuneti bulmayı umarak
başkalarının yaşadığı
bir başka şehirdeyim işte
şimdi sessizlik dağıtıyor
yağmur damlalarını
huzur uyuşuk kapı içlerinde
ben bu anın girdabının dışındayım
huzurla ikimizde
inkar ediyoruz birbirimizi
düşlemeyi seçtim ben
kendi şehrimin güzel kötülüğünü
kasırgada bir zerrecik
tozdan başka bir şey değilim
tıpkı bir göl gibi
yaşamla kaynayan bu şehirde
gülümseyen
somurtarak geri çekilen bir adam
yalnız bir adam
sokak lambalarının sıcağında
akşamla boğulmuş sokaklardan
geçip kaldırımlara doğranmış
ışıklarla beslenmeli hayalim
bir yolcu asude bir ateş gibi
buradayım işte seni kaybettiğim yerde
mehmet özgür ersan moda mayıs 2013