İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Çerağ (Işık/Nur ) Makamı

Posttan sonra ikinci derece kabul edilen Çerağ’dır. Önemi iki konudan ileri gelmektedir. Birinci konu maddi, ikinci konu ise manevidir.
Birincisi: Işık saçıp gece boyunca ayni cemin sağlıklı sürmesini sağlamasıdır. Çerağ nur olarak kabul edilir. Güneş, dünyanın çerağıdır. Güneş olmasa dünya karanlıkta kalır, hiç bir hayat olmaz. Işık hayatın kaynağıdır. Dünyadaki varlık, güneşin sayesindedir. Güneş büyük çerağ olarak kabul edilir.
Manevi olan İkinci konuya gelince: Çerağ; Tanrı’nın nurudur. Bu nur, nübüvvet ve velayet nuru olarak kendisini göstermiştir. Peygamberlik nurunun kaynağı Hazreti Muhammed’dir. Velilik nurunun kaynağı Hazreti Ali’dir.
Hz. Ali, Hz. Muhammed`den sonra ilk Müslüman olan erkek ve Kâbe`nin içinde doğmuş tek insandır.
Hz. Ali Kâmil insan örneği, tüm gâyb bilgisinin (İlm-i Ledün) ikâmetgâhı, hikmet kapısı ve Hakk`ın razı olduğu kişidir.
Hz. Ali Serçesme`dir.
Bütün evrenin bilgisi Hz. Ali`den akar.
Hz. Ali bütün peygamberlerle gizliden Hz. Muhammed`le aşikar olarak gelmiştir.
Hz. Ali bütün insanlık tarihi boyunca Kutbul Aktap`lık makamında oturan yegane varlık olmuştur.
Kutbul Aktaplık makamı Hızır makamıdır.
“Yetiş ya Hızır dediğinizde gelen benden başkası değildir“(Hz. Ali)
Alevi inancında Hz. Ali sürekli dünyaya gelip gitmektedir.
Bu gerçeği bilen arifler ve Hakk aşıkları “Binbir donda baş gösterdi Mürtaza, biz bir bildik dedik Allah eyvallah“ diyerek onun sürekli gelip gittiğini ve her daim bizlerle birlikte olduğunu anlatmaya çalışmışlardır
Binbir donda baş gösterdi Mürteza,
Biz bir bildik dedik Allah eyvallah
Virâni
Ali gibi er gelmedi cihana
Onada buldular türlü bahane
Yedi kez uğradım ulu divana
Ben Ali`den başka Tanrı görmedim
Derviş Ali
Müminler sırrını elden sakınır
Kendin bilmezlere sözüm dokunur
Genci Abdal dört kitapta okunur
Evveli Ahîri destan Ali`dir
Genç Abdal
Hakk`ın kandilinde gizli nihanda
Lâ mekan elinde sır idi Ali
Künt-ü Kenz `in esrarı andadır
Dünya kurulmadan var idi Ali
Feristahlar kendi mumunda oldu
Sen kimsin diye Cibril`e sordu
Cibril bilemedi kanadı yandı
Ol zaman kandilde nûr idi Ali
Devrâni
Nech`ül Belâga Hz. Ali’nin söz, hitabe, konuşma ve emirleridir.
Hz. Ali bu kitabında İslâm dinini en ince ayrıntılarına kadar evlatlarına, emri altında bulunanlara, Müslüman`ları yöneten bütün emir sahiplerine ve tüm insanlara en güzel bir şekilde anlatmaya çalışmıştır.
Nehc`ül Belâga`da Hz. Ali bilgi, söz söyleme sanatı ve hitabet yeteneğinin en üstün örneklerinden birini sergilemiştir.
Alevi inancının ve yaşamının kaynağı Hz. Ali`den akar.
Dolayısıyla Hz. Ali gerçeğe varmış bütün ermişlerin, evliyaların, velilerin ve Hakk yolcularının Serçesmesidir.
Çünkü Ali ilim, hikmet ve din kapısıdır.
Nübüvvet çerağı olan Şeriat olmasa; insanlar Allah’ı tanımaz ve adaleti bilmezlerdi. Böylece yeryüzünde insanlık olmazdı.
Velayetin çerağı olan tarikat olmasa idi; Kur’an – ı Kerim, Ahzab ve Hadid suresinde Tanrı şöyle buyurur: “Ey Muhammed! Seni bir şahid, bir müjdeleyici, bir (cehennem azabından uyaran) korkutucu gönderdik” (Azhab 45.) “Ham Allah’ın dinine ve O’na ibadete, O’nun izniyle bir davetçi, hem de nur saçan bir kandil olarak.” (Azhab 46) “Ey inananlar! Allah’tan sakının, Peygambere bağlanın ki Allah size rahmetini iki kat versin, size aydınlığında yürüyeceğiniz bir ışık var etsin, sizi bağışlasın. Allah bağışlayıcıdır, acıyandır.” (Hadid 28. )
Hazreti Muhammed ve O’nun temiz SOYU’nun (Hazreti Ali’nin) nuru hakkında ise Kur’an – ı Kerim Nur suresi 35. ayetinde Tanrı şöyle buyurmaktadır: “Allah göklerin ve yerin nuru’dur. O’nun nuru içinde ışık bulunan bir kandile benzer. O ışık bir cam fanus içindedir. Cam’da sanki inci gibi parlayan bir yılduzdır. Bu yalnız ne doğuda ve ne de yalnız batıda· bulunan bereketli zeytin ağacından yakılır. Onun yağı kendisine bir ateş dokunmasa bile hemen hemen ışık verir. Bu ışık mır iistiinde nurdur. Allah dilediğini nuruna kavuşturur. Allah insanlara misaller verir.
Allah her şeyi bilir.”; Nur suresi 35. ayetinin Hazreti Ali tarafından yorumlandığı ve bu tetSirin (Atiyye – i Sübbaniye) isimli eserdeki bölümü aşağıya alınmıştır.
“Hazreti Cabir bir gün Kufe şehrinde Hazreti Ali’nin odasına girdi. Gördii ki Hazreti Ebu Türab, gülerek bir şey yazıyor, merakına gitti.
– Ya Emire) Mü’minin, bu yazdığın ne, ne için gülüyorsunuz? Dedi.
Hazreti İmam:
– Ya Cabir, Cenabı Allah’m birçok ayeti kerimeleri vardır ki, onların manasını herkes bilmez. İşte yazdığım suresi Nur’da bunlardan biridir. Cenabı Allah bu ayette, Peygamberimizi ve evlatlarını işaret etmişlerdir. Şöyle ki: (Elmişkat) Resul Aleyhisselamdır, (Misbah) Fatıma’dır. (Züccace) benim, (Züccacetün) oğullarım Hasan ve Hüseyin’dir, (Ke’enneha kevbetün düriyy) Ali İbni Hüseyin’dir, (Yukadü min şecaretin mübareketin) İbni Ali (Muhammed Bakır) dır, (Zeytunetin) onun oğlu (Caferi Sadık) dır. (La şarkiyetin) onun oğlu (Musa el Kazim) dir, (Vela garbiyyetin) onun oğlu (Ali el Rıza) dır, (Yekadü zeytüha yudıy’u) onun oğlu (Muhammed Taki) dir, (Ve levlem temessehü nar) onun oğlu (liyyün Naki) dir, (Nir’un ala nur) onun oğlu (Hasan el Askeri) dir, (Yedillahi linuri menyeşa) Muhammed Mehdi’dir. Diye cevap verir.” Gerçekten de Hazreti Ali’nin lakaplarından birisi (Züccace) dir.
Ayni cem, İmam Hasan ve İmam Hüseyin adına konulan çerağ uyarılırken (yakılırken) Azhab suresinin 45. 46.ayetleri ile Nur suresinin 35. ayeti okunur. Okunmadan sonra çerağlar uyarılır.
Diğer çerağlar bu çerağdan alman ışıkla ve çerağ tercemanı okunarak uyarılır.
Bektaşi tarikatında önemli çerağ Kırkbudak denilen büyük şamdandır. Bu şamdan hakkında Velayetname – i Hacı Bektaş Veli isimli kitapta yeterli bilgi vardır.
Aşk ile
Mehmet Özgür Ersan
Abdal Yesari
This entry was posted in Alevilik Bektaşilik Kızılbaşlık. Bookmark the permalink.
Copyright © 2017 Mehmet Özgür Ersan – Tüm suçlardan sekerek yaşamak isteyen bakır yüzlü bir serçeyim.

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir