Zariyet Suresi Ayet 50: “Ey Muhammed! De ki; O halde hem küfrü bırakıp Allah’a koşun şüphesiz ben sizi onun azabıyla korkutan açık bir peygamberim.”
Ayette kişi küfürden nefsin şehvetinden ve haksızlıktan korkmasıdır. Tanrı’nın bir yansıması olarak algılanan doğaya ve insanlara kötülük, en büyük kötülüklerden sayıp korkmaktır.
7-) Ümit Etmek: İnsan hiçbir zaman Allah’tan ümidini kesmemelidir. Gitmek istediği hedefe mutlak suretle ulaşacağına ümit etmelidir.
Zümer Suresi ayet 53: “Ey Muhammed! De ki; Ey kendi nefsine uyup, haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin Allah bütün günahları bağışlar…”
Sıratel Mustakim (dosdoğru yol) üzere olan her can kutsal gerçeğe bir gün kavuşacağı ümidini hiçbir zaman yitirmemelidir. Kişi yeter ki kalbinde şüpheye yer vermesin.
Yüce yaradana sıdk-ı kalp ile sığınsın. Çünkü O yüce Allah bütün dileklerinin mercii makamıdır. Buyurur ki;
Bakara Suresi Ayet 186: “Kullarım beni senden sorarlarsa, de ki; ben size pek yakınım. Her zaman niyaza varıp, dize gelip dua edenin isteğine koşarım ben. Benim davetime böyle koşsun kullarım. Doğru yola gitsinler ki selamete ersinler.
Öyleyse diz üstü oturup dua edip, Allah’tan ümidi kesmemektir.
🤓 Hırkadır, Zembildir, Makastır, Seccadedir. İbret Alma ve Hidayete Ermek: Hırka alma: Tanrısal niteliklere bürünme ve kutsallık kazanmadır. İmam Cafer-i Sadık buyuruyor ki, hırkanın imanı kapalılıktır (örtücülüktür). İslam’ı temizlik, dini tanışıklıktır. Kıblesi mürşiddir. Sözü Allah’ı anmaktır. Sırrı şevktir. Canı ibadettir. Gusülü; dünya uğraşında temizliktir. Yakası razılıktır. Eteği dervişliktir. İçi nur dışı nur görmektir. Farzı söylemektir. (hakikati ve doğruyu) Sünneti makastır ki kötülüklerini kesip atması için, marifeti; sıdktır (sadakat ve bağlılık) yüzü pir içi mürebbidir. İmam Cafer-i Sadık yol ehli canların üç sünneti yerine getirmeleri zorunlu görür.
1. Sünnet: Allah’ın varlığına tanıklık etmektir. Tanrı adını dillerin sevgisini gönüllerden düşürmemeleri gerekir.
2. Sünnet Nübüvettir. Yani peygamberlik makamına iman etmektir. Hz. Muhammed’i örnek alıp onun gibi yaşamaktır.
3. Sünnet Velayettir. Hz. Ali’nin makamıdır. Anlamı; peygamberliğin son buluşunda sonra müracaat kapısı imamet ve velayettir. Çünkü Hz. İmam Ali hem imamdır, hem de velidir.
Yola giren her talip gönül rızasıyla o makama biat edip teslim olması lazımdır. Biat (ikrar) nübüvvetlik döneminde peygambere verildi. Nübüvvetin son bulmasından sonra biat velayet makamına yapılır. Çünkü velayet makamı sonsuzdur.
Seccade: Her zaman her yerde Allah’ın tecellilerinin huzurunda olduğunu bilmektir. Yeryüzünde her şey bir ilahı varlığın görümüdür. Alevilikte seccade pi postudur. Muhammed Ali makamıdır. Post kutsaldır. İnançta postun başı “teslim olmaktır”. Ayağı hizmet etmektir. Sağı el tutmak yani el ele el Hakk’a dır. Yani ikrar vermektir. Solu nefsi kırmaktır. Nefsine cihat edip O’na galip gelmektir. Çünkü nefsine bilen Rabbini bilir. Dışı sebat etmek yani sabırlı olmak, kişi sabırla o makama ulaşır. İçin; temkin, yola giren talibin bu yolda inançlı ve kararlı olmasıdır. Ortası muhabbettir. Mihrabı cemal cemale gelmektir. Yüz yüze halka namazı.
Bakara Suresi Ayet 115: Doğuda Batıda Allah’ındır. Ne yana dönerseniz dönün Allah’ın yüzünü görürsünüz.”
Doğusu sevinçtir. Yer küresinde dünyaya gelmek, sevmek ve sevilmektir. Batısı bilimdir. İnsanın olgunluk çağında bilime ve sanata yönelmesidir.
Koşulu: “Erenler önünde baş eğmektir.” Benliği yıkıp Hakk’a secde etmektir. Hak kapısı mürşitlik makamıdır. Mürşidin huzurunda yapılan secde Hakk’a yapılmıştır.
İblis Hakk’ın ademde mevcut olduğunu bilmediği için secde etmedi ve Allah tarafından lanete tabi tutuldu.
Canı tekbirdir. Yani candan geçmektir. Hakk yolunda şeriat yok olma, yani halka hizmet etmek ve yaramaz işlerden beri olmaktır.
Tarikatı: Acımdadır. Şevkat ve merhametli olmaktır.
Marifeti: Rızadır. Pirinden rızasız iş işlememektir. Rızasız lokma yememektir. Yaptığı her güzel işini Allah rızasını ve yakınlığını kazanmak için yapmaktır.
Hakikatı: Kavuşmaktır. Yaradana ulaşmaktır. Onunla sonsuzluğa, ölümsüzlüğe ulaşmaktır.
Zenbil alma. İrfan arayıcısı olmaktır. İrfan bilme anlama anlamına geliyor. Alevilikte ise evrenin sırlarını bilmek ve kavramaktır.
İbret Alma: Her şeyde Tanrı’nın bir hikmeti olduğunun anlamıdır. Yaratılmış her türlü mahluktan, bitkilerden gök cisimlerinden ibret alınmalıdır ki; O’nun kudret ve azametinin nelere kadir olduğunu keşfedip hidayete ermektir.
Hidayete Erme: Hakk yoluna girme, tarikat kurallarını benimsemedir. Hakk’a yönelen her can, manevi yükselmeyle insanı Allah’a ulaştıran yol olarak tarikatı benimser ve Hakk’ın sırlarına mahzar olunca hidayete ermiş olur.
9-) Muhabbet Etmek: Muhabbet üç türlüdür.
1. Cahillerin Sohbeti; Zan ve Kıyastır.
2. Bilginlerin Sohbeti; İlim ve Teknolojidir.
3. Ariflerin Sohbeti; Evrendeki Tanrısal sırların keşfidir.
İnsana yakışmayan her türlü yaramaz işlerden uzak durup arınmadır.
Muhabbet makamının yanı sıra sevgi makamı da muhabbette mevcuttur. Sevgi; kulu Allah’a götüren bir ilham kaynağıdır. Sevgi sadece insanlara mahsus bir olaydır. Allah’ın yarattığı varlıkları sevmeyen Allah’a ulaşamaz. İnsan yeryüzünde Tanrı’nın halifesidir. Yaratılan bütün varlıkları sevmek, korumak zorundayız.
Yunus: Yaratılmışı hoş gördük, Yaradandan ötürü.
10-) Aşka Ermek / Şevke Ermek / Özünü Fakir Görmek:
Aşka Erme: Allah’ın varlığını içten gelen bir eğilimle sevme, sevilende kendini yok etme, sevilenle bir olma. Seven yok, yalnız sevileni var etmedir.
Tarikata giren bir can, aynı zamanda bir aşktır. “Seyrü-Sülük” yani aşk ve cezbe, aşk ile kemale erme. Yüksek aşkla Allah’a ulaşma. Evrensel insan aşkıdır bu. İnsanı kamil olma yoludur. İnsanı gören ve seven, Allah’ı hatırlar.
Sofra = Şölendir. Meydan = Törendir.
Tasavvufi okuldur bu. Aşkla Tanrı’sal varlığın gizliliklerine bağlanarak, kendini Tanrı’da, Tanrı’yı kendinde görme aşamasına yükselmiş yetkin kişi demektir.
Bu nedenle Tanrısal özde ölmezliğin sırrına ulaşılması durumunda belirten sevenle sevilenin birliğini anlatmak için “Aşukla – Maşuk” özdeyişi kullanılır.
Şevk Makamı: Candır. Can cana kavuşursa, Allah’a ulaşırsa, sevinmek, oynamak, zevkle, şevkle hareket etmek şaşılacak şey değildir. O hareket yaradanın dostluğu içindir helaldir. Çünkü ilahi nasiptir. Yani Allah’ın sevgisinden ve Tanrısal tecellilerden kaynaklanan coşkuyu duymadır.
Özünü Fakir Görme: Allah uğruna dünya varlığından vazgeçme, dünyanın geçici isteklerine aldanmama kendisine verilen nimetlerden bütün varlıkların yararlanmasını sağlamaktır.
Hz. Peygamber: “Muhtaçlık benim medari iftiharımdır. Kıyamet gününde ben onunla öleceğim.” Bir talip her şeyi ola ama hiçbir şey benim demeye, çünkü cümlesi Allah’a mahsustur. Kul oldan yararlanma mükellefiyetine sahiptir.
Yunus: “Mal sahibi, Mülk sahibi, Hani bunun ilk sahibi.”
Aşk ile
Mehmet Özgür Ersan
Abdal Yesari
İlk yorum yapan siz olun