İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

SEKAHÜM SIRRI VE İNSANIN HALK OLUŞU

İnsanın varoluşunun sırrının anlatıldığı İnsan suresi 21. ayeti işaret eden tabirdir. Sekahüm Sırrı ve İnsanın Halk Oluşu”Ve sekahüm rabbühüm şarâben tahürâ” İnsan Suresi/21 de sırlanmıştır.
İmam Ali ‘biz ayetleri öyle dizdik ki kör olan anlamaz’ der. Yine Şah Hatayi bu yaratılış sahnesini yani Bing Bang şöyle tarif eder.
bir kandilden bir kandile atıldım
türab olup yeryüzüne saçıldım
bir zaman hakk idim hakk ile kaldım
gönlüme od düştü yandım da geldim
evelden evvele biz hakkı bildik
hakktan nida geldi hakka hakk dedik
kırklar meydanında yunduk pak olduk
istemem yunmayı yundum da geldim
şunda bir kardaşla kayda düşmüşüm
pirler makamında yanmış pişmişim
kırklar meydanında hem görüşmüşüm
istemem yanmayı yandım da geldim
şah hatai eder senindir ferman
olursun her kulun derdine derman
güzel şahım sana bir canım kurban
istemem kurbanı kestim de geldim
Alevilerin sekahüm sırrı dedikleri ve binlerce yıldır deyişlerin içinde gizlenerek gelen büyük sır esasında ışığın ya da kozmik deyimle enerjinin yolculuğudur.
Yani Hakkın kendinden kendi nurundan ilk olarak Noktayi Fatma yı yaratması sonra o noktadan herşeyi halk etmesidir.
İmam Ali Efendim der ki ; ” İlim bir nokta idi onu cahiller çoğaltı.’ Nokta sonra Nün olmuş rahim gibi bir harfe dönmüş tekrar içinde bir nokta yaratmıştır. Bu nun harfine yeşil kandil ortasındaki noktaya Muhammed Ali denir.
Nokta-ı Nur-u Fatma’tüz Zehra
Hu’vel bakidir O
Ali’yel Mürteza sordular
Dedi
Dünde öyleydi bugünde öyle
Hu dedi ki küntü kenz
Ben gizli bir hazineyim
Bilinmekliğimi isterim
Hu dedi yarattı
Kendi nurundan bir nur
Vardan var oldu o nur bir nokta
Bu nokta bir ayna idi nurdan
Hu’dan koptu nuru ala nur
Adı Fatıma’tüz Zehra
Hu oldu Allah
Allah sarktı şahadet alemine
Seyreyledi kendini
Fatma Ana’nın aynasında
Oldu aşık cemalullahına
Kendi gizli ilmine
Kelam dile geldi
Ilim bir nokta idi
O noktaya ana Oldu Fatma
Sonra başladı kalem yazma
Nokta oldu Nun
Aslı oldu Fatma
Içinde nokta
Muhammet Ali’ydi o nokta
Nun oldu Fatma Ana’nın rahmi
Nokta oldu
Sırça bir köşkte
Nokta-ı cevher
Işte bu cevherden
Oluştu her şey
Adına Muhammedi cevher dendi
Ondan dedi Muhammed Mustafa
Ümmi Ebiha babasının annesi
Fatma oldu batında babasının annesi
Ondört bin yıl Allah rahman ve rahim elinde
O nuru vahidi eğitti
Allah oldu Hak
Hak Muhammed Ali
Sonra olup Ademin çamurunu kardılar
Ademin içine Hak
Muhammed Ali nin nurunu derç etti
Melekler geldi hep secde etti
Şeytan etmem dedi benliğe düştü
Adem’e akıl ile nefis geldi
Düştü şeytanın benlik denizine
Kovuldu cennetten düştü dünyanın
Derhine
Boğuştu durdu dokuz başlı ejderhayla
Ne geldiyse başına nefsinden geldi
Gel Yesari Abdal turap ol
Sen düşme nefsini oyununa
Olma Bab-ı Ali’den mahrum
Mehmet Özgür Ersan (Yesari Abdal)22.01.2018 Üsküdar
Kaf u Nun yani Ol emri ile büyük patlama Bing Bang oluşmuş. Yeşil kandildeki sır yani Muhammed Ali sırrı aşikar olmuş o nura Adem kap olmuştur.
(*)Sekahüm sırrı olarak adlandırılan bu inanışa göre, insan evrimleşmesini bir başka alemde tamamladıktan sonra, kendisini öz ve suret olarak yeryüzündeki insansı varlığa genetik yolla transfer etmiş, onun içine yerleşmiş ve yeryüzüne inmiştir.
Alevi inanışında insan varlığının iki evresi vardır. Birinci evrede insan bedenleşmemiş bir enerjidir, nurdur.İkinci evrede insan devriye yolu ile evrimleşerek vücut bulmuş ve cisim olarak ortaya çıkmıştır.
Dermani‘ye kulak verelim;
ta ezelden kandildeki nurdayım
binde bir can eremedi bu sırra…
Sekahüm sırrının farklı bir yorumlaması ise şu şekildedir:
(**) Dünyamızdan çok önceleri oluşmuş, yeşil kandil dedikleri bir alem vardır. Bu yeşil kandilin bulunduğu alem gelişmiş insanları 40 kişi olarak dünyamıza gelirler. Bunlara kırklar denir.
Bu kırklar, dünyada yaşayan canlılardan kendi organizmalarına çok yakın bir canlı topluluğu seçerler. Seçtikleri topluluk canlıların en gelişmiş olanıdır.. Güruhu Naci de denir. Temiz guruh yani temiz topluluk olarakta ele alınır.
Yani bizim atalarımızdır. Kırklar, gökte bulunan uzay araçlarına bu topluluğu taşırlar ve gen transferi yapar. Gen transferi kan yolu ile yapılır. Gen transferinden sonra Kırklar semah dönerler. Bu dünyada dönülen ilk semahtır ve adı Kırklar semahıdır.
Büyük patlama ya da bilimsel adıyla bing bang ışığın başlangıcıdır.
Alevilerin, benim her izlediğimde tüylerimi diken diken eden semah ritüelinin maksadı eli gökyüzüne açmak olarak algılansa da tam olarak bu değildir.
Semahın temsil ettiği düşünce işte bu gizemli deyişlerde gizlidir.
Semah gezegenlerin güneş etrafında dönüşünü temsil eder. Ve ne muhteşem bir dönüştür o. Ne kutsal bir dönüş…
Binlerce yıl büyük özenle saklanmış, gizemli yolculuğu temsil eder…
Alevi deyişlerinde geçen Ay Alidir.Gün Muhammed. Güneş şeriatı temsil eder. Batın olarak Tarikat Ayla temsil edilir. Zaten epifiz bezi karanlıkta çalışır. Bektaşiler hayırlı akşamlar yerine Hayırlı vahdetler derler. Bazı Alevi köylerinde güneş doğarken Muhammed doğuyor denilmektedir.
Şafak vakti alevi yaşlıları avuçlarını yeni doğan güneş ile doldurup bunu yüzlerine sürerler. Bu ritüel on binlerce yılın silinmeyen izleridir.
Aleviler için Muhammed Güneşi, Ali ayı temsil eder.
Hacı Bektaş‘da bulunan Güvenç Abdal‘ın sandukasının üzerinde Mu Kıtasının imparatorluk arması vardır.
Yani dört ana unsuru gösteren simge vardır.
Kandil geceleri kandil oluruz
Kandilin içinde fitil oluruz
Hakkı göstermeye delil oluruz
Fakat kör olanlar görmez bu hali
Harabi
Dizilmiş katara erenler pirler
Hakkın emri ile hakka giderler
Sekahüm sırrını söyleme derler
Sakla kulum beni saklayım seni
Genç Abdal
Sekahüm hamr‘inden içildi şerbet
Kuruldu ayin-i cem ettik muhabbet
Meydanda açıldı sırr-ı hakikat
Aldığım esrarı çok taşıdım ben
Bektaş Şirî
Alevî Bektaşi yolunun 4 Kapı 40 makam öğretisi içerisinde, dört kapının son yani kırkıncı makamında sekahüm sırrının öğretildiğini nefeslerimiz belirtiyor.
Bize takdir olmuş Kal’u Bela’dan
Anınçün sakin-i meyhaneyiz biz
Sakahüm hamr’ını ta ezeliden
İçtik dost elinden mestaneyiz biz
Harabî
Sekahüm Sırrına göre insanın 18 bin Âlemde Muhammed Ali Nuru olarak tekamülünü tamamlayıp Canın
bedenininde bu dünya evrimleşmesini anlatmaktadır.
Cihan var olmadan ketm-i ademde,
Hakk ile birlikte yektaş idim ben.
Yarattı bu mülkü çünkü ol demde,
Yaptım tasvirini nakkaş idim ben.
Anasırdan bir libasa büründüm,
Nar-u, bad-ü, ab-ı Hâk’ten göründüm,
Hayr’ül-beşer ile dünyaya geldim,
Âdem ile bile bir yaş idim ben.
Âdem’in sulbünden Şit oldum geldim,
Nuh-u Nebî olup Tufan’a daldım,
Bir zaman bu mülke İbrahim oldum,
Yaptım Beytullah’ı taş taşıdım ben.
İsmail göründüm bir zaman ey can!
İshak, Yakup, Yusuf oldum bir zaman,
Eyyüp geldim çok çağırdım El’aman,
Kurt yedi vücudum kan-yaş idim ben.
Zekeriyya ile beni biçtiler,
Yahya ile kanım yere saçtılar,
Davud geldim çok peşime düştüler,
Mühr-ü Süleyman’ı çok taşıdım ben.
Mübarek asayı Musa’ya verdim,
Ruhü-l Kudüs olup Meryem’e erdim,
Cümle evliyaya ben rehber oldum,
Muciz murh-ı şebi hüffaş idim ben.
Sulb-i pederimden Ahmed-i Muhtar,
Olup da cihana geldim aşikâr,
Ali ile çok takındım Zülfikar,
Kul iken zat ile sırdaş idim ben.
Tefekkür eyledim ben kendi kendim,
Mucize görmeden imana geldim,
Şah-ı Merdan ile Düldül’e bindim,
Zülfikar bağladım tığ taşıdım ben.
Sekahüm hamrinden içildi şerbet,
Kuruldu ayn-i cem ettik muhabbet,
Meydana açıldı sırr-ı hakikat,
Aldığım esrara sırdaş idim ben.
Hidayet erişti bize Allah’dan,
Biat ettik cümle Resullah’dan,
Haber verdi bize seyr-i fillah’dan,
Selman-ı pak ile yoldaş idim ben.
Şükür matlubumu getirdim dile,
Gül oldum feryadı verdim bülbüle,
Cem olduk bir yerde ehl-i beyt ile,
Kırklar meydanında ferraş idim ben.
İkrar verdik cümle düzüldük yola,
Sırrı faş etmedik asla bir kula,
Kerbela’da İmam Hüseyn’le bile,
Pak ettim dameni gül taşıdım ben.
Şu fena mülküne çok gelip gittim,
Yağmur olup yağdım ot olup bittim,
Urum diyarını ben irşad ettim,
Horasan’dan gelen Bektaş idim ben.
Gâhi nebi gâhi veli göründüm,
Gâhi uslu gâhi deli göründüm,
Gâhi Ahmet gâhi Ali göründüm,
Kimse bilmez sırrım kallaş idim ben.
Şimdi hamdülillah Şir’î dediler,
Geldim, gittim, zatım hiç bilmediler,
Kimseler bu remzi fehm etmediler,
Her gelen mahlûka kardaş idim ben.
Öz bu suret transferi bize kadim medeniyetlerin “insanın varoluşu, yaratılışı” anlatımlarına “benzerlik” göstermektedir.
Güruh-u Naci’ye özümü kattım
İnsan sıfatından çok geldim gittim
Sıdkî Baba
Devriye nefeslerinde bu sırra atıf yaptığını, bu sırrı kendine has bir dille ifade ettiği altının doldurulması elbette gerekiyor.
Ana hatlarında var oluş anlatımının evreleri Muhammedi Cevhet Nur-ı kadim yani ilk ışık ve evrimsel dönüşüm. Yeryüzündeki süreç evrimsel süreçlerdir ve bunda çar anasır (unsurlar) denen ateş, hava, su ve toprak etkilidir. İlk süreç ise tıpkı Kaygusuz Abdal Sultan’ın dediği gibi “İnsan Nur-ı Kadim’dir / Hasta değil hekimdir” nefesindeki ilk ışıktır.
Yeşil Kandil’den Kasıt 18 bin Âlemde devreden Nurun devridir.
Halk etmeden arş-ı kurşi âlemi
Şol yeşil kandilde verdik selamı
Pervane
Sorma ne hacet bizleri sofu
Ta ezel künyede ismimiz vardır
Dünya kurulmadan yüz bin yıl evvel
Ol yeşil kandilde cismimiz vardır.
Devranî
Yer yok iken gök yok iken dolaştım
Muallâkta beyaz kuffar’a düştüm
Kırkların ceminde engürü içtim
Ol yeşil kubbeye konduğum zaman
Seyyid Feyzullah
Kandil terimi de Alevî terminolojisi içinde Güneş, Gezegen veya Yıldız terimlerine karşılık gelebiliyor.
Bir kandilden bir kandile atıldım
Turab olup yeryüzüne saçıldım
Bir zaman Hak idim Hak ile kaldım
Gönlüme od düştü yandım da geldim
Hatayî
İnsanı insan eden karbon, demir dahil elementlerin artık “süper nova” denen yıldız patlamalarında var olduğunu ve evrene saçılarak, kandillerden kandillere dağıldığını biliyoruz. Zira bu patlamalar olmasa, elementler saçılmasa bizlerde var olmayacaktık. İnsandaki karbon, demir, alimünyum vd. elementler bu patlamalarda oluşmuştur.
Kırklardan birine neşter vuruldu
Aktı kan varlığı ispat olundu
Anda Hak mevcudda mevcud görüldü
Huvallah çağrıldı irfan Hû deyu
Kul Himmet
Devir, Sûdur kuramları, Kırklar meclisi anlatımı ve manası bilinmeden bağlaşıkları anlatılmadan elbetteki bu SIRlar bütüncül olarak anlaşılamaz, eksik kalır.
Künt-ü kenzin esrarı ondadır
Dünya kurulmadan var idi Ali
Devranî
Bir “tasarım veya prototip olarak Ali”nin dünya kurulmadan evvel var olması buna mı işarettir?
Burada Yasin Süresiyle ‘Biz onu apaçık bir imamda İmamı mubinde topladık diyerek İnsanı Kamil olgun insanın prototip olarak İmam Ali seçilmiştir.
Hakikat Sırrı tamamlanması Alevî yolu içerisinde yüzlerce Alevî piri, ozanı tarafından dillendirilmiştir.
Ey erenler çün bu sırrı dinledim
Huzur-u mürşide vardım bu gece
Hakikat sırrını ondan anladım
Evliya erkânın gördüm bu gece
Pir Sultan Abdal
Mürşid- Kâmillerden dinlenen bu “hakikat sırları“nın ne olduğu veya neler olduğu, kapsamı, menzili elbetteki yorumlanacak, sorgulanacak, sorgulanmaya da devam edecektir.
Dediler Nokta-i Fatma geldi cihana
Adem balçık olmadan evel bu hana
Noktadan oldu Nun iki Nur halk oldu
Fatma oldu Ali Muhammed’e ana
Eşyanın adın öğrendi Yeşil kandilde o nur
Yarattı cihanı o Nur’dan Hak Tala-ı Ala
Dediler Ehlibeyt Muhammed Mustafa’dan oldu
Sonra cümle cihan Ehlibeytten var oldu
Yetmiş iki nas narda kaldı bilemedi doğruyu
Yetmiş üçden Güruh-u Naci On iki İmam geldi
Be’nin sırrı ordan kaldı Şahı Velayet Ali’ye
Nuru Ala nur Cenab-ı Fatma Anam oturur cennette
Başında taçtır Hakkın habibi Muhammed Mustafa
İki cihan serveri alemin güneşi Ahmet-i Muhtar
Belinde kuşaktır Aliyel Murteza Emril Müminin
Hem Velayet sahibi Hakk’ın Sırrı Kuran-ı Ehli Hak
Şebber ü Şübber kulağında ķüpe oldu Fatma Ananın
Çok zulüm eylediler o şahlara Müslümanım diyenler
Yalnız İmam Hasan’ül Müçteba’ya avu içirdiler
Kerbela çölünde İmam Şah Hüseyin’in kanın içtiler
Şahımdan oldu ikinci Nuh kurtardı Nası
Cihane Zeynel Aba İmam Seccad geldi
Ömrü zindan da geçti secde etti Allah’a
Cümlemiz duasına muhtacız ol İmam’ın
Evladı oldu Baķırü’l Ülum Muhammed
Yardı geçti ilim kapılarını dağıttı pür nur
Ol İmam Ana Baba Ali Fatıma evladıydı
Tertemiz Pak imamların hasıydı
İmam Cafer kurdu bu yolu bu erkanı
Deryayı vü Ummanı yutmaya geldi
Musa Kazım’dır dinimiz imanımız
Ceddim’dir Şahı Horasan İmam Ali Rıza
Erenlerin cümlesi Razı olduk bu erkana yola
Şah Naki vu Taki’dir cümlemize yol gösteren
Peder oldu Şahım Hasan ül Askeri Mehdi’ye
Tez gelsin anı kurtarma bekler olduk yolunu
Eğnimize özümüze al yeşil donlar giyeriz
Kızılbaş olmuş adımız ta ervah-ı evelden
İmam Cafer Sadık erkanına yoluna uyarız
Hünkar Hacı Bektaş Veli olmuş Şahım Ali
Hakkın kemter kulu Abdal Yesari Çelebiyim
Aslımız İmam Rıza’dan Oniki Imamlara çıkar
Bektaş Veli’yle Horasan’dan sökün ettik bu yana
Hem Aleviyiz Caferiyiz Kızılbaşıyız Bektaşiyiz
Aşk ile…
Derleyen ve Açıklayan:
Mehmet Özgür Ersan Dede
Yesari Abdal Çelebi

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir