İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

HZ. MUHAMMED VE AMCASI EBU TALİB

İslâm’la ilgili Muhammed’in sevgisi ile taşan ve onun başarısı için çağıran ilk şiiri Ebi Talip söylemişti. Yeğenine zarar yeren her söz ve fiil onun zoruna giderdi.

Kureyş’li tüccarlar Muhammed’in gittiği yoldan vazgeçmemesi durumunda hem Muhammed’i hem de kendisini öldüreceklerini söyleyince gözleri yaşarmıştı. Ebi Talip’in gözleri kendi hayatı oğlunun hayatı ve yeğeninin hayatından endişelendiği için yaşarmamıştı. Haberin Muhammed’e iletilmesi üzerine Muhammed’in aldığı tavırdan gözleri yaşarmıştı. Olayın özü şöyle idi; Kureyş’liler Muhammed’e karşı komplo kurup onu öldürmek istediklerinde, önce amcası Ebi Talip’in yanına gittiler ve Muhammed’i teslim etmesini istediler. O bunu kabul etmedi. Muhammed davasını sürdürdü Kureyş’liler de komplolarını sürdürdüler. İkinci, üçüncü defa Ebi Talip’in yanına gidip Aramızda bir yaşın, bir şerefin bir de konumun vardır. Yeğenin için seni ikaz ettik, sen onu bizim üzerimizden savmadın, babalarımıza sövülmesine, hayallerimizin karalanmasına, tanrılarımızın kötülenmesine daha fazla dayanamayız; Yoksa vallahi onunla sen ve bizler iki taraftan biri yok oluncaya kadar savaşırız. Dediler.

Bu sorun Muhammed’e yetişti ve öyle bir tutum aldı ki, tarih bu tutum karşısında şaşıra kaldı… Tarih değişecek mi, yoksa olduğu gibi devam mı edecek ..? Bu adamın iki dudağı arasından her kelimede tarihin gidişatı üzerinde bir hüküm vardır. Bu yüce adam güçlü bir irade, bitmez bir azim, doğru bir dava ve sadakatle dolu

bir şekilde amcasına dönüp mesaj sahiplerinin psikolojisini yansıtan bu kelimeleri söyledi : Amca, Allah bu sorunu belirginleştirecek ya da ben içinde helak oluncaya kadar bunu bırakabilmem için güneşi sağ elime, Ayı da sol elime verecek olsalar dahi vallahi vazgeçmem. Ebi Talip beğenisinden ve sevgisinden ağladı. O zaman , yeğeninin elleri üzerinde tarihin yeni yönelişine tek tanıktı.

Amcası Ebi Talip’in evinde Muhammed’i saran bu derin sevgi tek yönlü değildi. Evdeki herkes Muhammed’e karşı sevgi ve şefkat doluydu. Özellikle Ali’nin annesi, Ebi Talip’in eşi Esed kızı Fatma bunu taşıyordu. Bu kadın Muhammed’i annenin çocuğunu sevdiği gibi seviyordu. Peygamberin kendisi bizzat buna tanık olup ona değer verir yüceltir ve anne diye hitap ederdi. Sürekli şu sözü tekrar ederdi: Ebi Talip’ten sonra onun kadar bana şefkat gösteren yoktu.

Muhammed’in amcasının eşine duyduğu bu saygı ve onu anne yerine koyması, daha sonra kendisi ile o zamanki birçok Kureyş’li kadın arasındaki farkı görmesi, Hammalet-il hatab (Ebi Leheb’in eşinden ayetin birinde Hammalet-il hatab yani odun taşıyıcısı olarak söz eder) gibi… Bütün bu sorunlar, onun psikolojisinde birleşti ve en sevdiği kızı, yani Ali’nin eşi, Hasan ve Hüseyin’in annelerine Fatma adını verdi.

Ebi Talip kendisinden Muhammed’i Kureyş çetesine teslim etmek isteyen bir heyete şunları söyler : Vallahi bizden son kişi yok oluncaya kadar ne onu teslim ederiz ne de başarısından vazgeçeriz.

Ebi Talip hayatı boyunca bir dakika olsa dahi Muhammed’in kendisinin, kardeşi Abdullah ve babalan Abdülmüttalip’in bezendiği yaratıcılık ve dahiliğin devamını oluşturduğunu unutmadı. Ölümü gelince birçok kişiyi etrafına toplayıp şunu söyledi; Muhammed’i size bırakıyorum, kendisi kureyşlilerin içerisindeki emin, Araplar içerisinde sadık ve size vasiyet ettiğim her şeyin toparlayıcısıdır. Yoksul Araplar ve göçmen insanlar arasındaki ezilenler davasına cevap verip sözünü dinlediklerini, şanını yücelttiklerini, onlarla birlikte ölüme gittiğini, Kureyş’li baştakilerin ise kuyruk zayıflarının da baş olduğunu görüyorum. En yüce olanının en muhtaç olanı, en değerli olanının da en uzak olanı olduğunu görüyorum. Kureyş’liler!… onun peşinden gidin ve onun davasına sahip çıkın. Vallahi onun yolunu tutan herkes kemale erer, onun görüşünü dinleyen herkes de mutlu olur.

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir