İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

AHİLİK

Mesleklere göre mevcut kademelenmelerin gözden geçirilmesi, şehir topluluğunun hususiyetlerini göstermesi bakımından daha önemlidir.
Bilindiği gibi, ortaçağ şehirlerinde hemen bütün iş hayatı işlenen eşyanın cinsine göre sıkı kaidelere tåbi birtakım «lonca- korporasyon»lara ayrılmıştı. Bugün esnaf dernekleri (zamanına göre bir nevi
tekkeler) dediğimiz bu müesseseler, her zanaat şubesinde çalışan insanları birer «pir»in manevi-dini kudsiyetine inandırarak”(1), onları bu zanaatın tarikatı içinde sadık ve
mesleğin bütün kaidelerine candan bağlı müritleri haline getiriyordu.
Bu suretle daha ziyade eşya işleyicisi olan za-
naat şubeleri, meselå kuyumcular, fırıncılar, ayakkabıcılar,kasaplar, bezciler (dokumacılar), dericiler ve başkaları, hep birer esnaf loncasına (yahut tarikatına) sahiptiler.
Her esnaf derneği kendi işini tamamen tekelinde tutuyordu.
Yani, derneğe dahil olan dükkan veya atelye adedi derneğin dışında değişmediği gibi, bu dükkanların her birinde bulunan bir üstad da iki olamazdı.
Şu halde, kaç atelye yahut dükkan varsa, o kadar da üstad mevcuttu.
Diğer bütün çalışanlar, işçi (çırak) durumunda bulunuyorlardı. Çıraklıktan ustalığa geçmek için ustası olunmak istenen işte uzun müddet çalıştıktan sonra, üstadların huzurunda ciddi bir imtihan vermek şarttı.
Ancak bu imtihanı başarıyla geçirenlere (başka çıkanlara) merasimle üstadlık payesi veriliyordu.
Her zanaat erbabının meslek derneği de sayılan, anlattığımız korporasyonların idare tarzlarına gelince, zanaatçıların içinden en dürüst ve hürmete değer olan, her halde yaşça da ileri bulunan bir üstad derneğin reisi olup,
başı Yiğit.kendisine «ahi» deniyordu’.(2)
Zanaat mensupları üzerindeki nüfuz ve tesiri itibariyle tam bir tarikat şeyhine benzeyen
esnaf reisinden başka, dernek mensupları arasındaki inzibatı temin ve kendilerini tek bir kuvvet halinde tutmak için, esnaf şeyhinin bir nevi subaşısı olarak, «fityân»a kumanda eden bir yiğitbaşı, yahut «server> adında bir ikinci
reis vardı.(3)
Şüphesiz her şehirdeki bütün zanaatların in-
sanları aynı tarz teşkilata sahiptiler. Şu halde, bir şehirde bulunan çok sayıda «ihvân» (yani ahiler) ve «serverån» Ortaçağ Anadolu Türk
halindeki kuruluşunu (yani yiğitbaşılar), emirlerindeki teşkilatlı işçi kitleleri
(fityån) sayesinde devirlerinin siyasi meselelerinde ve hükümet idaresinde tesirli söz sahibi bulunuyorlardı ki, saltanat mücadelelerinde ve şehirlerde patlak veren birçok siyasi-içtimai karışıklıklarda bunu çok iyi müşahede etmekteyiz.(4)
Bir şehirde ne kadar zanaat şubesi varsa, sayıları da o kadar olan «ahiler»den birisi diğerlerine reis olup, kendisine «Ahi Baba» deniyordu’.(5 )
Şehrin iktisadi hayatında rolü en üstün olan zanaat derneğinin şeyhi, diğer bütün «ahiler»den üstün olarak, «Ahi Baba» kabul
olunmaktaydı (Şema: III).
Araştıran: Mehmet Özgür Ersan
Dipnotlar:
(1)Meselå, her mesleğin bir piri olduğu esasına göre düzenlenen şu fütüvvetname listesine bk., A. Gölpınarlı, İslåm ve Türk fllerinde Fütüvvet Teşkilatı, İktisat Fakültesi Mecmuası, C. 11, “No, 14, s. 91.”
(2) İbni Batuta, «ahi>nin, esnaf birliğine dahil azalar, zaviye Şehirlerde, diğer
dervişleri (çünkü, Seyyahın devrinde zaviyelere şeyhler hep ahi1 bonden, yahut dån
likten gidiyorlar) ve ahi gençleri (fityan) tarafından teşkilậtın.başına getirildiğini söylüyor: Gibb, İbni Battuta, p. 125
(3)İbni Bibi (TTK. tıpkıbasımı), 561 ve 563.
(4) Mesela, I. Giyaseddin Keyhusrev ile Rükneddin Süleymanşah arasındaki mücadelede «ihvân ve serverån»dılar: İbni Bibi (tıpkıbasım), s. 32.
(5 )Bu kelime hakkında bak., F. Köprülü, İslâm Ansiklopedisi,Baba maddesi; A. Gölpınarlı dahi «Ahi Baba>yı bütün şeyhleri” reisi sayıyor: İktisat Fakültesi Mecmuası, C. 11, No. 14, s38; İbni Batuta, Sivas’ta, Ahi Baba yerine Ahi Çelebi> dendiğini olan ve talebe söyler: Voyages II, p. 291.
Kaynak : Prof Dr. Mustafa Akdağ TÜRKİYE’NİN İKTİSADİ VE İÇTİMAİ TARİHİ Cem Yayinevi İstanbul 1974 Cilt 1 S.17-18-19

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir