İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

FAKR

“Tasavvufta fakr, bildiğimiz yoksulluk değildir, mânevî yokluktur. Mevhum ve nazarî olan varlığı terkeden, ef’âl, sıfât ve zâtını Hak’ta fâni kılan kimse hakikî fakr’a erişmiş ve “fakr tamamlanınca Allah kalır.” Meâlindeki Peygamberimiz hadisi mucibince fahredilecek fakr’a erişmiş olur. Böyle olan adamın isterse sayısız malı, mülkü olsun, hiçbirine gönül bağlamayacağı ve tasavvufî tabiriyle malına kul olmayıp, malı kendisine kul edeceği için hiç zararı yoktur.

Tasavvufta fakr, bildiğiniz gibi, maddi yoksulluk değil, manevi yokluktur. Bu, insanın kendisini Allah’ın varlığından başka hiçbir şeye ihtiyaç duymayan, O’na tam bir teslimiyet ve bağlılık gösteren bir kul olarak görmesidir. Bu şekilde, insanın kendi eylem, sıfat ve özünü Allah’ta yok ederek hakiki fakr’a ulaştığı söylenir. Bu, tasavvufun en yüksek mertebesi olarak kabul edilir.

“Fakr tamamlanınca Allah kalır” sözü, bu durumu ifade eden bir hadistir. Bu hadis, fakir olan kimsenin Allah’ın varlığından başka hiçbir varlığı olmadığını, O’nun dışında hiçbir şeye güvenmediğini, O’ndan başka hiçbir şeyi sevmediğini ve O’na tam bir itaat ve ibadet gösterdiğini belirtir. Bu hadis, fakirliğin bir onur, bir gurur ve bir övünç kaynağı olduğunu da gösterir.

Böyle bir fakirin, isterse sayısız malı, mülkü olsun, hiçbirine gönül bağlamayacağı ve tasavvufi tabiriyle malına kul olmayıp, malı kendisine kul edeceği anlamına gelir. Bu, fakirin malını Allah yolunda harcayacağı, onunla hayır işleyeceği, ona dünyalık olarak değil, ahiretlik olarak bakacağı demektir. Bu, fakirin malını Allah’ın bir emaneti olarak gördüğü ve onunla Allah’ın rızasını kazanmaya çalıştığı anlamına gelir.

Fakr’ın tasavvufi anlamı, kulun Allah’a muhtaç olduğunu bilmesi ve O’na tam bir teslimiyet göstermesidir. Fakr, Allah’ın varlığından başka hiçbir şeye ihtiyaç duymamak, O’na gönülden bağlanmak ve O’nun lütfu ve keremiyle zenginleşmektir. Fakr, aynı zamanda bir iffet, bir onur, bir gurur ve bir övünç kaynağıdır. Fakr, tasavvufun en yüksek mertebesi olarak kabul edilir.

 

Fakrın Altı Âdâbı Üzerine Bir İnceleme

Tasavvuf yolunun önemli kavramlarından biri olan fakr, maddi varlıklardan ve benlikten soyutlanarak Allah’a tam bir teslimiyet ve tevekkül halini ifade eder. Bu manevi yolculukta fakrın altı âdâbı, bir dervişin uyması gereken temel prensipleri belirler. Bu makalede, bu altı âdâbı inceleyecek ve her birinin tasavvuftaki önemini açıklayacağız.

  1. İyi ve kötü söze sükût etmek:

Derviş, her türlü sözden uzak durarak kalbini zikir ve tefekküre yönlendirir. Hem övgü hem de eleştiriye karşı sessiz kalarak, nefsinin gurur ve kibir gibi duygularından arınmaya çalışır.

2. Pîr huzurunda susmak ve pîr izni olmadan konuşmamak:

Derviş, pîrinin rehberliğine ve bilgeliğine saygı göstererek, onun huzurunda saygılı bir sessizlik içinde bulunur. Pîrinin izni olmadan konuşmamak, dervişin tevazuunu ve teslimiyetini gösterir.

3. Kişi birliğe açık olmalı kimseyle dargın olmamalı:

Derviş, kalbinde kin ve nefret barındırmadan, tüm insanlara sevgi ve hoşgörü ile yaklaşır. Herkesle iyi geçinmeye ve gönül kırmamaya özen gösterir.

4. Havas ve avamın, herkesin hizmetini görmek:

Derviş, statü ve ayrımcılık gözetmeksizin, her insana hizmet etmeyi bir onur olarak kabul eder. Havas ve avam, yani her seviyeden insanın ihtiyaçlarını karşılamak için çaba gösterir.

5. Nefsini öldürmek:

Tasavvuf yolunun temel hedeflerinden biri, nefsin arzularını ve egolarını kontrol altına almak ve onu “öldürmektir.” Derviş, nefsiyle mücadele ederek, bencil duygularından ve dünyevi zevklerden uzaklaşmaya çalışır.

6. Heva ve hevesi yani geçici istekleri terk etmek:

Derviş, geçici ve fani olan dünyevi isteklerden ve heveslerden uzak durarak, ebedi olan Allah’a odaklanır. Heva ve hevesin peşinden koşmak yerine, manevi olgunluk ve kemale ulaşmaya çalışır.

Fakrın Altı Âdâbı

Sükût et, ey derviş, her söze,
Kalbin zikirle dolsun her an.
Övgü de yerme de seni saptırmasın,
**Hakk’a varmak için susmak gerek.

Pîrin huzurunda suskun ol,
Onun sözünden feyiz al.
İzni olmadan kelam etme,
**Tevâzu ve teslimiyet göster.

Gönlünü kin ve nefretten arındır,
Herkese sevgi ve hoşgörüyle yaklaş.
Birlik ve beraberlik içinde ol,
**Kalpleri kırmaktan sakın.

Havas ve avam, her insana hizmet et,
Ayırım yapmadan, sevgiyle kucakla.
Onların ihtiyaçlarını gidermekten çekinme,
**Allah’ın rızasını kazanmak için çabala.

Nefsini öldür, benliğinden kurtul,
Arzularını ve egolarını kontrol altına al.
Dünyevi zevklerden uzaklaş,
**Ebedi olan Allah’a yönel.

Heva ve hevesin peşinden koşma,
Geçici olana değil, kalıcı olana bak.
Manevi olgunluk ve kemale ulaş,
**Fakrın gerçek anlamını kavra.

Yesarim altı âdâbı rehber edin,
Tasavvuf yolunda ilerle.
Allah’a tam bir teslimiyetle,
**Manevi yüceliğe eriş.

Sonuç:

Fakrın altı âdâbı, dervişin manevi yolculuğunda rehberlik eden temel prensiplerdir. Bu prensiplere uymak, dervişin nefsini terbiye etmesine, Allah’a tam bir teslimiyet ve tevekkül halini geliştirmesine yardımcı olur. Bu sayede derviş, fakrın gerçek anlamına ulaşarak, manevi olgunluk ve kemale erişebilir.

Fakrın Sekiz Makamı: Tasavvuf Yolunda Bir Yolculuk

Fakr, tasavvufun temel ilkelerinden biridir ve Allah’a tam bir teslimiyet ve bağlılık göstermeyi, dünyevi şeylerden uzaklaşmayı ve yalnızca Allah’ı aramayı ve O’na yakınlaşmayı ifade eder. Fakir ise bu yolda ilerleyen, kendini Allah’a adayan ve O’nun rızasını kazanmaya çalışan kişidir. Fakrın sekiz makamı, fakirin bu yolda geçmesi gereken aşamaları belirtir.

1. Tevbe: Fakirin ilk adımı, günahlarından pişman olmak, Allah’tan af dilemek ve bir daha günah işlememeye karar vermektir. Tevbe, fakirin kalbini temizlemesi, nefsini terbiye etmesi ve Allah’a yönelmesi için önemli bir adımdır.

2. İbadet: Tevbeden sonra fakirin yapması gereken, Allah’ın emirlerine uymak, yasaklarından kaçınmak ve ibadetlerini yerine getirmektir. İbadet, fakirin Allah’a yakınlaşması, O’nun sevgisini ve rahmetini kazanması için gereklidir.

3. Muhabbet: Fakirin ibadetlerini yaparken, sadece Allah’ı sevmesi, O’na bağlanması ve O’ndan başkasını gönlünde tutmamasıdır. Muhabbet, fakirin Allah’la olan ilişkisini güçlendirir, O’nunla birlikte olma arzusunu artırır ve O’nun güzelliklerini fark etmesini sağlar.

4. Sabır: Fakirin Allah’ın takdirine razı olması, başına gelen her şeye sabretmesi ve şikayet etmemesidir. Sabır, fakirin imanını koruması, Allah’a güvenmesi ve O’nun yardımını beklemesi için şarttır.

5. Şükür: Fakirin Allah’ın kendisine verdiği nimetleri sayması, bunlara karşılık O’na hamd etmesi ve O’na şükretmesidir. Şükür, fakirin Allah’ın lütfunu ve keremini anlaması, O’na karşı kulluk görevini yerine getirmesi ve O’ndan daha fazla nimet umması için lazımdır.

6. Rıza: Fakirin Allah’ın hoşnutluğunu kazanmayı hedeflemesi, O’nun rızasına uygun hareket etmesi ve O’nun rızasından başka bir şey istememesidir. Rıza, fakirin Allah’ın dostu olması, O’nunla uyum içinde yaşaması ve O’nunla mutlu olması için gereklidir.

7. Zühd: Fakirin dünyevi şeylere karşı ilgisiz olması, onlara değer vermemesi ve onlardan yüz çevirmesidir. Zühd, fakirin kalbini dünyadan arındırması, ahirete yönelmesi ve Allah’ın zenginliğine kavuşması için önemlidir.

8. Ariflik: Fakirin Allah’ı isimleri, sıfatları ve fiilleriyle tanıması, O’nun varlığını ve birliğini idrak etmesi ve O’nunla bütünleşmesidir. Ariflik, fakirin tasavvufun en yüksek mertebesine ulaşması, hakikati bulması ve kamil insan olması için son hedeftir.

Fakrın Sekiz Makamı
Tevbe ile başlar yolculuk,
Günahlardan arınır kalb.
Bağışlanma diler yüce Allah’tan,
**Yüzünü döner Hakk’a.

İbadet ile yakınlaşır kul,
Emirlerine uyup yasaklardan kaçar.
Sevgisini ve rahmetini kazanır Allah’ın,
**Ruhuna huzur dolar.

Muhabbettir kalbin gıdası,
Yalnız Allah’ı sever fakir.
O’na bağlanır, O’ndan başkasını görmez,
**Aşk ile dolar her anı.

Sabırla karşılar her imtihanı,
Razı olur Allah’ın takdirine.
Güvenip O’na, şükreder her nimete,
**İmanıyla aydınlanır karanlık.

Rıza ile yaşar her anı,
Allah’ın hoşnutluğunu ister.
Dünyalıklar umrunda değildir,
**Hakk’a yakın olmak tek dileği.

Zühd ile arınır kalbi,
Dünyaya ilgisizdir fakir.
Ahirete yönelir, Allah’a döner,
**Manevi zenginliklere erer.

Arifliktir yolculuğun sonu,
Allah’ı tanır kul isimleriyle.
Varlığını ve birliğini idrak eder,
**Hakikatle buluşur, nurlanır ruhu.

Yesarim fakrın sekiz makamı aşılır,
Kamil insan olur fakir.
Allah’a yakınlaşır, O’na erer,
**Ebedi saadete kavuşur.

Fakrın sekiz makamı, tasavvuf yolunda bir yolculuk gibidir. Fakir, her makamda kendini geliştirmeye ve Allah’a yaklaşmaya çalışır. Bu yolda ilerlerken zorluklar ve engellerle karşılaşabilir, ancak sabır ve azimle bu zorlukları aşabilir.

Fakrın Yedi Mertebesi: Manevi Bir Yolculuk

Fakrın yedi mertebesi, tasavvuf yolunda ilerleyen fakirlerin sahip olması gereken ahlaki özellikleri ve manevi makamları ifade eder. Bu yedi mertebe, fakirin Allah’a yakınlaşması ve O’na tam bir teslimiyet göstermesi için aşması gereken aşamaları temsil eder.

1. Civanmertlik: Cesur, yiğit, cömert, fedakar, vefalı, doğru ve dürüst olmak fakirlerin ilk adımıdır. Civanmertlik, fakirin Allah yolunda korkusuzca ilerlemesi, kendinden çok başkalarını düşünmesi ve her zaman dürüst davranması için gereklidir.

2. Sipahilik: Allah’ın emirlerine uyan, yasaklarından kaçınan, ibadetlerini yerine getiren, dini koruyan ve yaymaya çalışan bir asker gibi olmak fakirlerin ikinci mertebesidir. Sipahilik, fakirin Allah’ın rızasını kazanması ve O’nun dinine hizmet etmesi için şarttır.

3. Gariplik: Dünyaya ve dünyalıklara yabancı olmak, onlara değer vermemek, onlardan uzak durmak ve kendini Allah’a adamak fakirlerin üçüncü mertebesidir. Gariplik, fakirin kalbini dünyadan arındırması ve Allah’ın zenginliğine kavuşması için önemlidir.

4. Hırka: Sade, mütevazı, gösterişsiz ve temiz bir giyim tarzı benimsemek, hırkasını Allah’ın lütfu olarak görmek, ona bağlanmamak ve onu başkalarına vermeye hazır olmak fakirlerin dördüncü mertebesidir. Hırka, fakirin tevazuunu, kanaatini ve Allah’a güvenini simgeler.

5. Sabır: Allah’ın takdirine razı olmak, başına gelen her şeye sabretmek, şikayet etmemek, isyan etmemek ve Allah’tan yardım ve sabır dilemek fakirlerin beşinci mertebesidir. Sabır, fakirin imanını koruması ve Allah’ın yardımını beklemesi için şarttır.

6. Kanaat: Allah’ın kendisine verdiği nimetlere şükretmek, onlarla yetinmek, daha fazlasını istememek, başkalarının malına göz dikmemek, helalinden kazanmak ve harcamak fakirlerin altıncı mertebesidir. Kanaat, fakirin Allah’ın lütfunu ve keremini anlaması ve O’ndan daha fazla nimet umması için lazımdır.

7. Tevekkül: Allah’a dayanmak, O’na güvenmek, O’ndan başka bir güç ve yardım tanımamak, O’nunla beraber olmak ve O’nunla uyum içinde yaşamak fakirlerin yedinci ve en yüksek mertebesidir. Tevekkül, fakirin Allah’ın dostu olması ve O’nunla bütünleşmesi için gereklidir.

Fakrın yedi mertebesi, tasavvuf yolunda ilerleyen fakirlerin rehberi ve yol göstericisidir. Bu mertebeleri aşarak fakir, Allah’a yakınlaşır, O’nunla bir olur ve manevi olgunluğa erişir.

Fakrın Yedi Mertebesi

Civanmertlik ile başlar yolculuk,
Cesaret ve fedakarlık yürekten akar.
Doğruluk ve dürüstlük rehberdir her adımda,
Allah’a yakınlaşmak için birer vasıta.

Sipahilik ruhuyla ilerler derviş,
Emirlere itaat, yasaklardan kaçış.
İbadet zırhı, din kalkanıdır her an,
Rızayı kazanmak için bir cihad meydanı.

Gariplik duygusu sarar benliği,
Dünya ve mal mülk kaybolur gözlerinde.
Allah’a adanmış bir hayat, bir teslimiyet,
Fakirlik mertebesine yükseliş bir vecit.

Hırka bir semboldür, sade ve mütevazı,
Gösterişten uzak, ruhun bir aynası.
Allah’ın lütfu, şükür ve kanaat ile,
Cömertlik ve fedakarlık her bir nefeste.

Sabır ile karşılanır her imtihan,
Allah’ın takdiri rıza ile kabul edilir.
Şikayet ve isyan yerini teslimiyete bırakır,
Yardım ve umut Allah’tan gelir her an.

Kanaat duygusu huzur verir kalbe,
Nimetlere şükür, tevekkül ve huşu.
Daha fazlasını istemek yerine,
Var olanla yetinmek, şükür ve dua ile.

Tevekkül zirvedir, en yüce mertebe,
Allah’a dayanmak, O’na güvenmek her şeyden önce.
Başka bir güç ve yardım aramadan,
O’nunla beraber olmak, bir olmak her dem.

Yesarim aşarak her bir mertebeyi fakir,
Allah’a yaklaşır, O’nda erir ve sonsuzluğa kavuşur.
Fakrın yedi mertebesi bir yolculuktur,
Manevi bir yükseliş, bir arınma ve dönüşüm.

Fakr hakkında daha fazla bilgi edinmek isterseniz, size bazı kaynaklar önerebilirim:

– [Tasavvuf Terimleri Sözlüğü](^1^)
– [FAKR – TDV İslâm Ansiklopedisi](^2^)
– [Aşık Paşa’nın Fakrname’sinin Özeti](^4^)
– [Allah’ın kuluna emanet ettiği sır ’fakr’](^5^)

Kaynaklar:

(1) Fakr Ne Demek, Ne Anlama Gelir? Tasavvufta Fakr Kelimesinin … – Hürriyet. https://www.hurriyet.com.tr/egitim/fakr-ne-demek-ne-anlama-gelir-tasavvufta-fakr-kelimesinin-tdk-sozluk-anlami-42045887.
(2) FAKR – TDV İslâm Ansiklopedisi. https://islamansiklopedisi.org.tr/fakr.
(3) Aşık Paşa’nın Fakrname’sinin Özeti – Ben Deli Miyim?. https://www.bendelimiyim.com/turk-dili-ve-edebiyati/tekke-tasavvuf-edebiyati/asik-pasanin-fakrnamesinin-ozeti.html.
(4) Allah’ın kuluna emanet ettiği sır ’fakr’ – Fikriyat Gazetesi. https://www.fikriyat.com/mefhum/2018/07/09/allahin-kuluna-emanet-ettigi-sir-fakr.
(5) Fakr Ne Demek, Ne Anlama Gelir? Tasavvufta Fakr Kelimesinin … – Hürriyet. https://bing.com/search?q=Fakr%5c%27%c4%b1n+tasavvufi+anlam%c4%b1.
(6) undefined. https://bing.com/search?q=.

(7) Eraslan, Kemal (2016). Yesevî’nin Fakr-nâmesi. Ankara … – DergiPark. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/807267.
(8) EŞREFOĞLU RÛMÎ DÎVÂNI’NDA DÖRT KAPI KIRK MAKAM – Academia.edu. https://www.academia.edu/23168491/E%C5%9EREFO%C4%9ELU_R%C3%9BM%C3%8E_D%C3%8EV%C3%82NINDA_D%C3%96RT_KAPI_KIRK_MAKAM.
(9) EŞREFOĞLU RÛMÎ DÎVÂNI’NDA DÖRT KAPI KIRK MAKAM – Academia.edu. https://www.academia.edu/23168491/E%C5%9EREFO%C4%9ELU_R%C3%9BM%C3%8E_D%C3%8EV%C3%82NINDA_D%C3%96RT_KAPI_KIRK_MAKAM.
(10) Yayın Değerlendirme / Book Reviews – Ahmet Yesevi University. https://bilig.yesevi.edu.tr/yonetim/icerik/makaleler/501-published.pdf.

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir