“Ölmeden Önce Ölmek” Düşüncesi ve Dervişlerin Ahvali

Gel ey can, ölmeden evvel öl ki dirilesin
Nefsini yak, ateşlerde kül ki dirilesin

Dünya malı elden gider, gönül Hakk’ı bulur
Kinle, hırsla yol alınmaz, sil ki dirilesin

Kuş dedi: “Derviş, öl ki gör hakikati
Nefsi öldür, aşk içinde gül ki dirilesin”

Öl ki diril, Hak cemaline ermek için
Serden geç, candan geç, yol ki dirilesin

Ya Hû diyelim, aşk meydanı sırla dolu
Özgür Dede der: ölmeden öl ki dirilesin.

Giriş

Tasavvuf geleneğinde “ölmeden önce ölmek” (mevt-i iktiyârî) kavramı, nefsi terbiye ederek dünyevî bağlardan arınmayı, ilahî hakikate ermek için benliğin feda edilmesini ifade eder. Cabbar Kulu’nun anlattığı derviş ile kuş hikâyesi, bu düşüncenin sembolik bir tezahürüdür.

Kuşun Sembolizmi

Tasavvufta kuş, ruhun simgesidir. Kuşların ölülerin üzerine konması, benliğini terk edenin yani nefisten sıyrılmış kişinin üzerine rahmetin inmesi olarak yorumlanabilir. Kuşun dirilere yaklaşmaması ise, “henüz nefsin zincirinde olan” insanın hakikatle tam temas kuramayacağını anlatır.

Nefsin Tehlikesi

Dervişin, Tanrı’ya hiçbir canlıya zarar vermeyeceğine dair sözü vardır. Fakat kuş ona, nefsin devreye girerse sözün bozulur der. Bu, nefisle verilen mücadelenin sürekliliğini gösterir. Tasavvufta en büyük cihat “cihad-ı ekber” yani nefisle mücadeledir. Kişi ne kadar söz verirse versin, nefsi kontrol altına almadan kemale eremez.

Ölmeden Önce Ölmek

Kuş, dervişe en derin öğüdü verir:

Dünya nimetlerinden elini çek, tamahı bırak.

Kini ve öfkeyi kalbinden çıkar.

Tanrı’nın emirlerine sarıl, iyiliğe koş, kötülükten uzak dur.

Nefsini öldür.

Böylece, beden ölmeden önce kalpte benlik ölür. Bu ölüme “ölmeden önce ölmek” denir. Bu anlayış Alevî-Bektaşî nefeslerinde de sıkça yer bulur; “ölmeden önce ölmek” Hakk’a vuslatın ve ermişliğin kapısıdır.

Sonuç

Cabbar Kulu’nun hikâyesi, insanın hakikate ermesinin yolunun nefsini terk etmekten geçtiğini vurgular. Kuş, dervişe ve aslında tüm insanlığa şunu öğretir: Ölmeden önce öl ki, gerçek diriliği bulasın. Bu hakikat, dervişliğin özü, irfanın temelidir.

Mehmet Özgür Ersan Abdal Yesari

DERVİŞLERİN AHVALİ

Cabbar Kulu eder:
Bir gün dışarıda otururken, yanıma bir kuş geldi. Sual ettim ona ki:

Ya Kuş, nice kişilerin başına konar, nicelerinin eline düşersin de, neden bize yaklaşmazsın?

Kuş’tan ses geldi; dedi ki:

Ya Derviş, biz ölülerin üzerine konarız, dirilerin değil. Siz henüz dirisiniz.

Ya Kuş, dedim. Ben Tanrı’ya söz verdim ki, hiçbir canlıyı incitmeyeceğim. Benden sana zarar gelmez.

Ya Derviş, dedi kuş: Nefsin sendedir. Hırs ve tamah sendeyken sana pek yaklaşmam.

Nasıl olur, ben ehl-i kâmil bir Dervişim.

Ya Derviş! Şimdi senin başına konsam, eline düşsem nefsin harekete geçer, tutar beni boğazlarsın. Hem benim başım kesilir, hem senin Tanrı’ya sözün bozulur. İkimize de zarar olur.

Kuş’un bu yanıtı bana ok gibi geldi, hemen ölmek istedim. Ne var ki, ona bir sual daha eyledim.

Beni diri yerine koydun, nefsimin tutsaklığı gördün. Şimdi öğüt ver bakalım, ben nicedirim.

Ya Derviş! dedi kuş: Benden öğüt istersen derim ki ölmezden önce öl de gör.

Ölmezden önce ölmek nice olur?

Dünya nimetlerinden elini çek, tamahtarlığı bırak; kini öfkeyi kaldır aradan. Tanrı’nın buyruklarını tut, iyiliklere koş, kötülüklerden kaç; nefsini öldür. İşte budur diri iken ölmek. Ölmezden önce ölmek böyle olur.

Tanrı, bize böyle ölüm nasip eyleye.

Kaynak : Cabbar Kulu Yayına Hazırlayan: Adil Ali Atalay Can Yayınları s.18

  • Related Posts

    T.C. Alevî-Bektaşî Kültür ve Cemevi Başkanlığı Yeni Logosu Üzerine Bir Değerlendirme

    GirişCumhuriyet döneminde Alevî-Bektaşî topluluklarının kurumsal temsili için kurulan T.C. Alevî-Bektaşî Kültür ve Cemevi Başkanlığı, yeni logosuyla tarihî ve irfânî bir bütünlüğü sembolleştirmiştir. Bu çalışmada, logoda kullanılan unsurların Alevî-Bektaşî düşüncesindeki anlamları…

    Galatasaray İsminin Kökeni ve Gül Baba Rivayeti

    ÖzetGalatasaray ismi, Osmanlı eğitim kurumlarının sürekliliği ve kültürel hafızanın sembolik yansımalarından biridir. İsmin kökeni, 15. yüzyılda Sultan II. Bayezid döneminde Galata bölgesinde kurulan Galata Sarayı’na dayanır. Rivayetlere göre, bu sarayın…

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir