Ebu Müslim Destanları ve Alevî-Bektaşî İrfanında Zulme Direniş Anlatısı

İslam tarihinin kritik figürlerinden biri olan Ebu Müslim Horasânî (ö. 755), yalnızca bir askerî ve siyasî önder değil, aynı zamanda halk kültüründe zulme karşı direnişin sembolüdür. Onun etrafında şekillenen Ebu Müslim Destanları, Anadolu’dan Orta Asya’ya uzanan geniş bir coğrafyada sözlü ve yazılı geleneğin önemli parçası olmuştur. Bu makalede, Ebu Müslim’in tarihsel rolü ile halk destanlarında aldığı mitik boyut, özellikle Alevî-Bektaşî nefesleriyle olan paralellikleri üzerinden ele alınacaktır.
Nefes-i Ebû Müslim
(Yesari Abdal)
Bismişah, Allah Allah!
Mervân zulmü sardı cihanı,
Kan ağladı mazlum anası.
Horasan’dan doğdu aslanı,
Adaletle yürüdü Müslim.
Siyah sancak göğe kalktı,
Mazlum duası ona aktı.
Yiğitler meydanda toplandı,
Hak aşkına yürüdü Müslim.
Dost bildiği hile kurdu,
Hançer ile canı vurdu.
Lakin aşkı âlemi sardı,
Şehâdetle büyüdü Müslim.
Kerbelâ’nın kanı doldu,
Horasan’da destan oldu.
Ali yolu onda buldu,
Hak aşkıyla yürüdü Müslim.
Hu diyelim aşk meydanı,
Mazlumların dirlik şanı.
Yesari’yim, söz nişanı,
Adaletle yürüdü Müslim.
1. Tarihsel Arka Plan: Zulüm ve Kıyam
Ebu Müslim, Horasan’da Emevî iktidarına karşı başlattığı hareketle, Abbâsî devriminde başat rol oynamış bir liderdir. Halk hafızasında ise bu mücadele, salt siyasî bir ihtilal değil, Mervân zulmüne karşı kıyam olarak anılmıştır. Zulüm, destanlarda “çocukların yetim kaldığı, kadınların dul bırakıldığı, mazlumun kanının aktığı” şekilde tasvir edilir. Bu, Kerbelâ anlatılarında yer alan zulüm tasvirleriyle büyük ölçüde örtüşür.
2. Ebu Müslim Destanları: Yapı ve İşlev
2.1. Doğum ve Olağanüstülükler
Destanlarda Ebu Müslim’in doğumu, annesinin gördüğü rüyalar ve gökten inen sancaklarla olağanüstü kılınır. Bu durum, kahramanın “ilâhî misyonlu” olduğuna işarettir.
2.2. Mervân Zulmüne Karşı Kıyam
Destanlarda en güçlü motiflerden biri, Ebu Müslim’in zulme karşı haykırışıdır:
“Yeter bu zulüm!” diye bağırdı.
Bu, Alevî-Bektaşî nefeslerinde sıkça tekrar eden “Yezid’e boyun eğmeme” vurgusuyla aynîlik taşır.
2.3. Siyah Sancak
Horasan ufkunda dalgalanan siyah sancak, adaletin ve kıyamın sembolü olarak anlatılır. Halk, bu sancağı Kerbelâ’daki “al sancak” ile özdeşleştirmiştir. Böylece siyah sancak, mazlumun duasıyla yükselen bir bayrak hâline gelmiştir.
2.4. Hainlik ve Şehadet
Ebu Müslim’in sonu, dost bildiği Abbâsî Halifesi Mansûr’un hilesiyle öldürülmesidir. Bu olay, Hz. Ali’nin mihrapta şehit edilmesini ve Hz. Hüseyin’in Kerbelâ’da ihanete uğramasını hatırlatır. Destan, zulmün galip göründüğü fakat aslında direnişin ebedîleştiği bir sonla biter.
3. Alevî-Bektaşî Nefesleriyle Paralellikler
Ebu Müslim Destanları ile Alevî-Bektaşî nefesleri arasında güçlü benzerlikler göze çarpar:
Doğum Motifleri: Hz. Ali’nin Kâbe’de doğumu ile Ebu Müslim’in sancakla işaretlenen doğumu aynı inanç örgüsünü taşır.
Zulüm Tasvirleri: Kerbelâ anlatılarındaki Yezid zulmü ile Mervân zulmü benzer bir dille aktarılır.
Sancak Sembolizmi: “Al sancak” ile “siyah sancak”, adaletin ve kıyamın simgesidir.
Şehadet ve İhanet: Hem Ali ve Hüseyin, hem de Ebu Müslim, dost bildiklerinin ihanetiyle şehit olur.
Alevî nefeslerinde geçen şu dizeler, destanların ruhunu özetler niteliktedir:
“Ali’yi mihrapta vurdular,
Hüseyin’i çölde kırdılar,
Ebû Müslim’i hileyle aldılar,
Lakin aşkını susturamadılar.”
4. Destanların Toplumsal ve Kültürel Önemi
Ebu Müslim Destanları, yalnızca bir kahramanlık öyküsü değil, aynı zamanda halkın zulme karşı bilinçaltındaki direniş manifestosudur.
Anadolu’da meddahlar ve ozanlar, bu destanları cemlerde ve meydanlarda anlatarak mazlum halkın hafızasını diri tutmuşlardır.
Bektaşî geleneğinde Ebû Müslim’in kıyamı, Kerbelâ kıyamının bir devamı olarak görülmüştür.
Bu nedenle, Alevî-Bektaşî kimliğinin “zulme boyun eğmeme” ve “adalet için kıyam” ilkeleri, Ebu Müslim destanlarıyla da pekişmiştir.
Ebu Müslim Horasânî, tarihte Emevîleri yıkan bir siyasi figür olarak yer almış olsa da, halk destanlarında ezelî-ebedî bir direniş kahramanı hâline gelmiştir. Onun adı, Alevî-Bektaşî irfanında zulme karşı kıyamın sembolü olarak anılır.
Bugün dahi Anadolu’da dedelerin dilinde şu söz yankılanır:
“Ebu Müslim gelmeseydi,
Cihan zulümle dolar idi.”
Bu ifade, sadece bir tarihî hatırlatma değil, aynı zamanda halkın adalet arayışının, mazlumun direniş umudunun sözlü hafızadaki yankısıdır.
Mehmet Özgür Ersan Abdal Yesari

Related Posts

T.C. Alevî-Bektaşî Kültür ve Cemevi Başkanlığı Yeni Logosu Üzerine Bir Değerlendirme

GirişCumhuriyet döneminde Alevî-Bektaşî topluluklarının kurumsal temsili için kurulan T.C. Alevî-Bektaşî Kültür ve Cemevi Başkanlığı, yeni logosuyla tarihî ve irfânî bir bütünlüğü sembolleştirmiştir. Bu çalışmada, logoda kullanılan unsurların Alevî-Bektaşî düşüncesindeki anlamları…

Galatasaray İsminin Kökeni ve Gül Baba Rivayeti

ÖzetGalatasaray ismi, Osmanlı eğitim kurumlarının sürekliliği ve kültürel hafızanın sembolik yansımalarından biridir. İsmin kökeni, 15. yüzyılda Sultan II. Bayezid döneminde Galata bölgesinde kurulan Galata Sarayı’na dayanır. Rivayetlere göre, bu sarayın…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir