Garip mazlum kaldık bu dar-u beldede
Cihan olmuş bize her gün Aşura her yer Kerbela
Biz yandık daha da çok yanarız
Bu gelip konup göçtüğümüz geçici mekan içinde
Tazeleme yaralarımızı yakma bizi gıybetinle
Sinemiz yanık Haydariyiz ezelden beri
Nar-ı Aşkı ile erenlerin bağrı hep yanıktır
Yükümüz gevher kıymetini kim bilsin
Ali aşkı ile pervane olmuş yüreğimiz
Ateş-i aşkıyla yanar ten-i darımız
Meshebimiz esrarını sorma bize
Namımız Tarik-i Nazenin Bektaşi
Aşkı Ali’nin eyler bizi Kızılbaş-ı Alevi
Elde tesbih dilde vird sırtta hırkamız yok
Bir mürşide bağlanmış daim zihir halindeyiz
Dosta düşmana zararımız yok çoktur yararımız
Kendi dar-ımızı kendi vücut binasına çekmişiz
Biliriz bu camide dost ile cem etmesini
Günde üç beş savm salat ile yetinmeyiz
Hakk’a her daim salat savm eyleriz
Ali aşkıyla yanar kanar ağlarız
Adımızı böyle Kızılbaş eylemişiz
Haydariyiz Haydar-i Haydar-i
Mansur olup asılırız dara
Nesimi gibi yüzülür derimiz
Bazen Serez’de çırılçıplak bir dalda
Bazen Sivas’ta bir meydanda
Bedrettin olur Pir Sultan olur yine geliriz
Gözümüzü yaş eyleriz aşımızı kan eyleriz
Zar-ı zulmü bal eyleriz
Adımızı böyle Kızılbaş eyleriz
Bir Pir’e ikrar vermişiz
Bir gerçeğe bel bağlamışız
Yalnız Hakka boyun eğmişiz
Mazlumun umudu
Zalimin korkusu olmuşuz
Gözümüzü yaş eylemişiz
Başımızı dik eylemişiz
Gelmişiz bu güne
Ali aşkıyla adımızı Kızılbaş eylemişiz
Abdal Yesari’m der ki
Sırat-ı Müstakimdir Ali’nin yolu
Yolu süren Pirimiz üstadımız
Hünkar Hacı Bektaş Velimiz vardır
Biz mezhep bilmeyiz
Tarik-i Nazenin Yolumuz vardır
Ali Aşkıyla Bektaşiyiz Bektaş-i
Mehmet Özgür Ersan (Yesari Abdal) 26.09.2017 Üsküdar
26th September 2017, Mehmet Özgür Ersan tarafından yayınlandı
İlk yorum yapan siz olun