Hoca Ahmet Yesevi Türbesi ve Emir Timur
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde de yer alan Hoca Ahmed Yesevî Türbesi, Kazakistan’ın güneyindeki Türkistan şehrinde bulunuyor. Büyük Timur İmparatorluğu döneminde, 1389 yılında Timur tarafından inşa ettirilen yapı, tarihi bir kale yakınına konuşlandırılmış.
Şimdi Arkeolojik Sit ilan edilen alan, başka türbeleri, cami ve hamam gibi ortaçağ yapılarının kalıntılarını içeriyor.
Ahmed Yesevi Türbesi’nin yapımı ile ilgili bir rivayet de Türk tarihi yönünden önemli bir boyutu ortaya sermektedir. Bu rivayete göre vefatından sonra da kerametleri devam eden Ahmed Yesevi, kendisinden iki asır sonra yaşayan büyük Türk hanı Emir Timur’un rüyasına girerek Buharâ’nın fethini müjdeler.
Türbenin yapım öyküsüne gelince; Timur, Buhara’ya giderken yolda Türkistan’a uğraması gerekir. Buradayken, Türkistanlı Hoca Ahmed Yesevî rüyasına girer. “Ey yiğit çabuk Buhara’ya git, oradaki zalim şahın eceli senin elinden, halk senden kurtuluş ümidi bekler” der.
Rüyadan uyanan Timur, şükrettikten sonra Türkistan hakimi Nogaybak’ı çağırtıp Ahmed Yesevî’nin mezarına çok güzel bir türbe yaptırılmasını emreder.
Bu işaret üzerine Buhara üzerine sefere çıkan Emir Timur (1336-1405), zafere ulaştıktan sonra manevi bir şükran hissi ile Ahmed Yesevi’yi ziyaret için Yesi’ ye gelir. 1396 yılı Eylül’ünde Ahmed Yesevi’nin mütevazi kabrini ziyaret eden Emir Timur, yanında bulunanlardan Mevlana Abdullâh Sadrı Ahmed Yesevi’ye ait kabrin üzerine muhteşem bir türbe yapımıyla görevlendirir ve türbe yapımına ilişkin bazı ölçüleri bizzat belirler.
Yapı düzeni dikdörtgen olan 45,8 x 62,7 m ölçütlerindeki türbe 38,7 m yüksekliğinde. Yapı için kullanılan birincil malzeme olarak harç (havan), alçı ve kil karışımından oluşan ateş tuğlası kullanılmış.
Özgün esas temel, suyun içine işlemesini önlemek için 1,5 m. derinliğe ulaşan kil katmanı ile çevrili. Ziyaretçilerin girdiği 18,2 x 18,2 m boyutlu türbe ana girişi güneydoğuda bulunuyor.
Ana bölüm Kazandık (“bakır oda”) olarak biliniyor ve bu bölüm, Orta Asya’da en büyük olan 18,2 m çapında ölçümünde bir tuğla kubbe ile kaplı. Kazandık bölümü ortasında, dini amaçlar için kullanılan bir tunç Kazan yer alıyor. Yesevî’nin mezarı merkezi eksende binanın sonunda kuzeybatıda, lahit bölümünün tam olarak ortasında yer alıyor.
Yivli çatısı bulunan bu çift kubbelerden iç kubbe 17,0 m ve dış kubbe 28,0 m yükseklikte. Kubbenin dışı, altın desenli altıgen yeşil sırlı çinilerle kaplı.
O dönem Türkistan’ın en ünlü mimarı Hoca Hüseyin Şirazi adlı bir mimar tarafından külliyenin inşaına başlanır. Devrin mimari şaheserlerinden olan türbenin yapımı iki yılda tamamlanır; türbe yine Emir Timur’un direktifi ile türbeye eklenen mescid, dergah, mutfak ve diğer hizmet binaları ile beraber büyük bir külliye halini alır.
Bu muazzam eserin tamamlanmasından sonra ziyarete gelen Emir Timur, Yesi kentinin yoksullarının ihtiyaçlarına sarf edilmek üzere birçok sadakada bulunur; aynca türbenin ve müştemilatındaki dergahın ihtiyaçları için de türbeyi çepeçevre kuşatan geniş bir araziyi ve Türkistan’daki sulama kanallarının gelirlerini vakfiye olarak tesbit eder.
Hoca Ahmed Yesevî Türbesi’nin beden duvarları, Kur’an’nın En’am suresinin 59. – 63. ayetlerinden, hadislerden ve ulu sözlerden seçilen iri sülüs hatlarla yazılmış yazıları içeriyor. Ana kubbenin sekizgen kasnağında, büyük kufi hatla çepeçevre “el-Inâyetü lillâh, el-Ata lillâh” (İyilik Allah içindir, bağış Allah içindir.) sözleri tekrarlanıyor.
Yine aynı kubbenin kare gövdesinin doğu ve batı yüzlerinde orta üst kısımlarda, nispeten küçük sülüs harflerle “Kale’n-nebiyyü aleyhi’s-selâm: ed-Dünyâ cifetün ve tâlibühâ kilâbün.” (Peygamber aleyhisselâm buyurdu. Dünya bir leştir ve onun isteklisi köpeklerdir.) anlatımı yer alıyor.
Ahmed Yesevî’nin kabrinin bulunduğu bölümün üstüne isabet eden küçük kubbenin gövdesinde çepeçevre, iri kufi hatla, “el-Mülkü lillâh” (Mülk Allah’ındır) yazıları mevcut…
Emir Timur’un Hoca Ahmed Yesevi’ye duyduğu saygı O’nun manevi tasarrufuna olan inancını açıkça göstermektedir. Sovyet Rus yönetimi altındaki yıllarda Türkistan’daki Ahmed Yesevi Külliyesi’ nin Türkistan’ın çeşitli yerlerinden gelen çeşitli Türk boylarından Müslümanlar nezdindeki itibarı -bu uğurda çok gayret edilmesine rağmen- yok edilememiştir. Ahmed Yesevf’nin manevi otoritesini yıkamayan Rus yönetimi O’nun türbesinin de bulunduğu külliyeyi “Kültür-park” adı altında bir müze haline getirip dini maksatlı ziyareti ve dergahta herhangi bir şekilde ibadet edilmesini yasaklamasına rağmen Türkistan Müslümanları külliyeyi asliyetine uygun olarak yaşatma azmini sürdürmüşlerdir.
Bu arada dergah içinde yer alan tarihi kıymete haiz birçok eşya da başta Leningard (yeniden Petersburg adı verilmiştir) Hermitage müzesi olmak üzere değişik müzelere dağıtılmıştır. Türbe içinde yer alan ve yedi ayrı metalin alaşımından dökülmüş olan iki ton ağırlığındaki ve üçbin litre su alma kapasitesindeki döküm kazan bizzat Stalin’in emriyle 1934 yılında götürüldüğü bir sergiden getirilmeyerek Leningrad Hermitage müzesine konmuştur.
Son dönemde Kazakistan makamlarının gayreti ile türbeye ait tarihi materyalin iadesi sağlanmış ve bu arada döküm kazan da 18 Eylül 1989 tarihinde yeniden türbedeki yerini almıştır. Son birkaç yıl içinde sağlanan kolaylıklar sonunda Ahmed Yesevi Türbesi’nin asli maksadına uygun bir ziyaretgah olarak yeniden ihyası yolunda önemli çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmaların önemli bir kısmını oluşturan restorasyon çalışmalarını yerine getirmeği Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı taahhüt etmiş ve 1993 yılı başında Vakıflar Genel Müdürlüğü restorasyon çalışmasını fiilen başlatmıştır.
Türk ve İslâm dünyasının ortak hazinesi ve kültür değeri olan bu Külliyenin yenilenmesi, Kazakistan Devleti ile yapılan bir anlaşma sonucu Türkiye Cumhuriyeti üzerine almış ve 1993 yılında başlamış ve Öner Kabasakal’ın Başkanlığı döneminde TİKA uzmanlığı ile yeniden tamir edilmişti.
Aşk ile
Mehmet Özgür Ersan
Abdal Yesari
+2
İlk yorum yapan siz olun