Hacı Bektaş Veli’nin Ahiler, onların şeyhi Ahi Evren ve başta vali Nureddin Caca olmak üzere Kırşehir’in ileri gelenleri ile sık sık görüşüp konuştuğunu hem Eflâkî hem de Vilayetnâme’de bulunan şu beyitler bize söylemektedir:
“Nakleder ol kân-ı eltaf-ı kerem
Hacı Bektaş-ı Veli-yi muhterem
Kırşehrî’de Ahi Evren ile
Oturup sohbet ederlerdi bile
Kırşehrî’de ne ki var hâs u âm
Kıldı istikbâl Hünkâr’ı tamam..”
.Ahilerin pîri Ahi Evren hakkında bilgi veren hemen hemen tek kaynak Vilayetnâme’dir. O bu konuda şöyle diyor: “.. O zamanlar Kırşehrî’nin adı Gülşehrî (Kırşehir) idi. Camileri, mescitleri, medreseleri çoktu ve mamur bir yerdi. Şehirde müderrisler, bilginler ve olgun insanlar vardı. Bunların içinde Ahi Evren adlı bir er de vardı ki, Denizli’den Konya’ya, oradan Kayseri’ye gelmiş, Kayseri’den de kalkıp Gülşehrî’ne gelerek yerleşmişti. Fütüvvet ehlinin ulusuydu. Fakat onun aslını, soyunu, nereli olduğunu kimse bilmez. Çünkü gayb erenlerindendir. Onu Sadreddin-i Konevî âleme bildirdi. Bu erin birçok kerameti vardır ve onlar gün gibi meşhurdur.”
Silah taşımalarına izin verilmiş, bir şeyhin yönetimi altında bulunmuş, yolcu ve misafirlerin ağırlamasından, yolların güvenliğinin, huzur ve asayişin sağlanmasına kadar çeşitli görevler üstlenmiş olan esnaf ve sanatkârlardan oluşan Ahilerin şeyhi Ahi Evren bir sözünde “Şeyhi olduğum kimsenin Hacı Bektaş da şeyhidir” demiştir. Gerçekten de Hacı Bektaş Veli’nin ilk öğrencileri aynı zamanda birer ahi idiler. Bunlar, Batı Anadolu’ya göç ederek Osmanlı Devleti’nin kurulmasına yardımcı olmuşlar, fetihlere katılmışlar, Balkanlara geçerek Türk kültürünü oralara kadar götürmüşlerdir.
Ahilerin ayin ve erkânlarında görülen kemer takma, aynı tastan içme, özel elbiseler giyme, tarikata girişte dualar etme, her talebin iki yol arkadaşı, bir de yol atası tutmaya zorunlu olması, çeşitli derecelerden geçmek için birçok şartları yerine getirmesi, her derecenin ayrı ayrı sırlara sahip bulunması gibi konular Hacı Bektaş Veli’nin bu teşkilata yaptığı etkinlerin açık işaretleridir. Zaten Ahiler, XIV.yüzyıl sonlarında Bektaşî adını alıp, silsilelerini Hacı Bektaş Veli’ye dayandırmışlardır.
Aşk ile
Mehmet Özgür Ersan Dede Yesari Abdal Çelebi
İlk yorum yapan siz olun