İlki İdris Hoca ile Kutlu Melek’in kızı Fatma Nuriye’dir. Hünkar Hacı Bektaşi Veli Kadıncık Ana -Fatma Nuriye ile evlenmiştir.
İkinci Kadıncık Ana ise Hünkar Hacı Bektaş Veli’ yi Güvercin donunda Anadoluya gelirken Gözcü Karaca Ahmet’in topladığı Urum Erenlerinin meclisinde selamlayan Seyyid Nurettin Kızı Fatma Bacı ile de evlenip. Çocukları Şadi, Mahmut ve Seyyit Ali Kızıldeli Sultandır.
Baciyani Rum un başında olan Seyyid Nurettin Kızı Fatma Baci ya da Hatun Ana adıyla bilinmektedir.
Hacı Bektaş Veli’ye sormuşlar;
-Kadincık Ana eşin mi?
Bektaşi yanıtlamış:
-Eşim değil “Eşitim”..
Hünkar Pirin eşi’de Erdir
Rum 30: Sen gerçek dinin ta kendisi olan İnsan’a yüzünü dön zira Allah’ın yaratış fıtratında kadın ve erkek için, hiç bir farklılık yoktur, ayrım yapmamak işte gerçek din budur.
Kura’n nı azimünşan bunu böyle söylüyor Hak ile canlar.
Kadınla erkek eşit degil diyen Münafık olan insanlar
beli olsun işte en güzel yanıt.”
”Bizim Nazarımızda, Kadın Erkek farkı yok.
NoksanLık da,eksikLikte., senin görüşLerinde.”
Hacı Bektaş-i Veli
Hünkar Hacı Bektaşi Veli Seyyid Nurettin’in kızı Fatma Bacı ile Baciyan ı Rum üzerinde etkinlik kurmuştur.( Aşık Paşazade’nin Hatun Ana diye tariflediği Gözcü Karaca Ahmet ile Rum Erenlerin meclisinde Güvercin Donunda gelen Hünkar Hacı Bektaşi Veli ‘ye selam veren Kadıncık Ana Fatma Bacı -Hatun Ana Bacıyanı Rumun Anadolu Bacılarının başı idi.
Hacı Bektaş Velî, İdris Hoca ile karısı Kutlu Melek’in
misafiri olarak bir süre evlerinde kalır ve ibâdetle meşgul olmaya başlar. Sulucakarahöyük’te, Hünkâr Hacı Bektaş Velî’nin kısa zamanda müridleri çoğalır. Gördükleri kerâmetler, ona bağlanmak istemeyen âsi
ve inatçı mizaçtaki insanları bile yumuşatır.( Hünkar Hacı Bektaşi Veli Velayetnamesi Abdülbaki Gölpınarlı sayfa 18)
Velayetname ise Fatma Bacı ( Kadıncık Ana) ise Seyyid Nurettinin kızı olandır.
Hünkar Hacı Bektaş Veli, Horasan’dan Rum ülkesini (Anadolu’yu)aydınlatmak için gönderildi. Hünkar, Rum ülkesine yaklaşınca mana aleminden, Rum erenlerine, “Essalamün aleyküm Rum’daki erenler ve kardeşler” diye selam verdi. Bu sırada Rum ülkesinde, elli yedi bin
Rum ereni, sohbette, meclisteydi. Rum’un gözcüsü de Karaca Ahmed’di.
Hünkar’ın selam verdiği, Fatıma Bacı’ya malum oldu. Bu kadın,Sivrihisar’da, Seyyid Nureddin’in kızıydı, henüz evlenmemişti, Meclisteki erenlere yemek pişirmedeydi. Karaca Ahmed de Seyyid Nureddin’in müridiydi. Fatıma Bacı, ayağa kalkıp Hünkar’ın bulunduğutarafa döndü, elini göğsüne koydu, üç kere “Aleykümesselam” dedi,
yerine oturdu. Meclistekiler, bu hali görünce,”Kimin selamını aldın”dediler. Fatıma Bacı, “Rum ülkesine bir er geliyor, siz erenlere selam verdi, onun selamını alıyoruz” dedi. Erenler dediler ki: “O, Rum
ülkesine (Anadolu’ya) gelirse ülkeyi alır, halkı kendisine muhib eder, artık Rum’da bize oyun kalmaz. Bir şey yapalım da Rum ülkesine sokmayalım.” Bazısı “Kanat kanata gerelim, arş altında Sidre’ye dek yolu keselim, Rum’a giremesin” dedi. Hepsi bu tedbiri uygun buldu,
vilayet kanatlarını birbirine çattılar, yol bağladılar. Hacı Bektaş Veli, Rum sınırına varınca yolun bağlanmış olduğunu gördü, “Bismillah ve billah” dedi, vilayetle bir sıçradı, ulu arşın tavanına yetişti.Melekler, elifi tac ile karşıladılar. “Merhaba, safa geldin ey Peygamberlerin evladı Hacı Bektaş Veli” dediler. Hünkar, ordan bir
güvercin şekline girdi, uçarak doğruca Sulucakarahöyük’e indi, bir taşın üstüne kondu. Mübarek ayakları, hamura gömülür gibi taşa
gömüldü.
Hünkar Hacı Bektaşi Veli Eşi Fatma Nuriye Idris Hoca ve Kutlu Melek kızı mı ? Yoksa Seyyid Nurettin Kızı Fatma Bacı mıdır?
Hünkar Hacı Bektaşi Veli Hakkında başka bir velayetnameye göre ise Hünkar Hacı Bektaş Veli ‘nin iki evlilik yaptığı ‘ iki hatin aldığı’ bilgi vardır.
‘ Bilesiz kim Hünkar iki hatun aldı. Dünyalık Seyyid Nureddin kızı Fatıma Ana’dandur. Habib Emircem ( Şadi), Hızır Lale ( Seyyid Ali Sultan Kızıldeli), Seyyid Mahmut, Hatem ve Sakine evlatlarıdır. Mahmud baliğ olmadan dünyadan göçti. Hünkar ardından nice gün mahzun oldı.
Idris Hoca kızı Nuriye Ana ahretlik idi. Badehu Hünkar’ ın ulu dergahında iki post durır. Mücerret postu, dünyaluk görmemiş, pak ve arıdır. Müteehhil postı, evlenür, dünyaya nesiller getirür. Bileler kim ikiside hakdürür. Maada bileler kim anın hizmetin idenler nicedür.( Baki Yaşa Altınok Hacı Bektaş Veli Hakkında Yazılmış Bir Menakıbname ve Bu Menakıbnamede Belirtilen Anadoludaki Alevi Ocakları s.7)
Şeyh Baba Mehmed Süreyya(Münci Baba)Tarikatı Aliyye-i Bektaşiyye ( Yüce Bektaşi Tarikatı) kitabında bu büyük Bektaşi Babası Hünkar Hacı Bektaş Veli’nin mücerretliği üzerine soruya bakın nasıl cevap veriyor;
Raci Efendi; ‘Efendim Pir Hazretleri evli miydi, yoksa bekar mıydı?
Münci Baba: Evlat! Benim Pirim evli idi ve halen yüce soyu, Allah”a hamdolsun, devam etmektedir. Saygıdeğer eşi ise”( …)Kadıncık Ana diye tanınan ‘Fatıma Nuriye’ adındaki mübarek hanımdır.
Çok kimseler, hatta Bektaşi Tarikatı bağlıları bile, bekar olduklarını söylüyorlar da?
Evet … Tecerrüd kelimesini, yalnız evlenmemekle manalandıranlar için öyle. Fakat hiçbir zaman ‘tecerrüd’ ‘ün manası yalnız evlenmemek demek değildir.
Özelikle tarikkatta olanlara göre Tecerrüd başkalarından, Allah’tandır başka herşeyden ilgiyi kesmekle ancak Cenâb-ı Hakka, Erenlere yönelmek” demektir.
Bu halde Hazreti Pirime ‘tecerrüd aleminde idi’ demekle ‘evli değildi’ demek lazım gelmez ve o konudaki zan geçersizdir. “(Şeyh Baba Mehmed Süreyya(Münci Baba)Tarikatı Aliyye-i Bektaşiyye ( Yüce Bektaşi Tarikatı) sadeleştiren : Yrd.Doç Dr. Ahmet Gürtaş Ankara 1985 Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları s.13-14)
19 yıl Hünkar Hacı Bektaş Veli Dergâhında ‘Dedebaba Post’unda oturan Ali Turabi Dedebaba (1605-1667) yılları arasında Hünkar Hacı Bektaş Veli Dergahında ‘ Pir Postunda’ oturmuş Seyyid Yusuf Çelebi oğlu Seyyid Hacı Zülfükar Çelebi’nin defterinden yaptığı alıntı şöyledir:
” Hünkar bir gün Hakka yürüyeceğini anlayınca halifesi Sarı İsmail’i, Habib Emirci’yi ve Lale Cücan’ı yanına çağırıp demiş ki: “Fatma Ana Kadıncık’ın oğlu Habip yerime otursun. O, 30 yıl hizmet edecek, ondan sonra Hızır Lale geçer. O da 13 yıl hizmet eder.”
Bu vasiyetten sonra oğlu Habip, Hünkâr’ın üzerini hırkası ile örttü. Erenlerin annesi Fatma Bacı, Habip Emircem Sultan, Hızır Lale Sultan, Karaca Ahmet, Sarı İsmail, Resul Baba, Seyyid Cemal, Kızıl Deli, Karadonlu Can Baba, Sarı Saltuk ve daha niceleri gelip ağlaştılar.
Habip, Hızır, Sarı İsmail, Aslan Nuş bir elden su döktüler. Peçeli er de yıkadı. Hızır İmam oldu. Nice yetmiş Er saf durup cenaze erkanı yapıldı.
Hünkar Hakka yürüyünce oğlu Emircem Hünkar’ın yerine geçti. Halifeler, Hünkar’ın vasiyetine uyarak, her biri bir diyara dağıldı.
Bilesiniz ki Hünkar iki hatun aldı. Dünyalık hatun: Seyyid Nurettin’in kızı Fatma Ana’dır. Habip Emircem, Hızır Lale, Seyyid Mahmut, Hatem ve Sakine evlatlarıdır. Seyyid Mahmut, çocuk yaşta Hünkar’dan önce Hakka yürüdü. Hünkar buna çok üzüldü.
İdris Hoca kızı Nuriye Ana ahiretlik idi.”
(Prof.Dr.Alemdar Yalçın 2002 Kureyşan Ocağı Hakkında Bazı Yeni Bilgiler Türk Kültürü Hacı Bektaş Veli Araştırma Merkezi Yayını Dergi sayı:27)
( İz Bırakan Erenler ve Ocakları Veli Saltık Kuloğlu Matbaa 2.Baskı 2011 Ankara s.55-56)
Böylece iki velayetname birbirini tamamlıyor. Hünkar Hacı Bektaş Veli evlenmemiş tezi çürüyor onun yerine hatta iki kere evlendiği birisi dünyalık ikincisi ahiretlik evliliği olarak birinciden yani Seyyid Nurettin’in kızından çocukları olduğu boylece netleşmiş oluyor.
Zaten temel eseri Erkan olarak Makalat eserinde en eski nüshasında bile Nikah Kıymak ibaresi 4 Kapı 40 Makam içerisinde Şeriat Kapısının makamları arasında bulunmaktadır. Kendisinin taliplerine önerdiğini Hünkar Hacı Bektaş Veli’nin yapmadığı fikri çelişkili gözükmektedir. Doğal olarak kişisel tekamülü tamamlamakta nikah kıymak bir merhale diyen bir Pirin kendisini evlenmemesi söz konusu olamaz. Böylece Hünkar Hacı Bektaşi Veli ‘nin Seyyid Nureddin Kızı Fatma Bacı ile evlendiği Mahmut Habib (Şadi) ve Hızır Lale diye erkek çocukları olduğu soyunun burdan türeyerek Çelebilerin bugüne kadar devam ettiği artık kesin kanıtlarla netleşmiştir. Burun kanı sembolik bir ifade olarak geçtiği açıktır.
Müdafaa’da Bektaşi olan bazı kişilerin evlenmeyişi seçmeleri nedeniyle Hacı Bektaş Veli’nin de evlenmemmiş gösterilmesinin doğru olmadığı hatta Hacı Bektaş Veli gibi Seyyid olan bir kişinin “Nikahlanın ve çoğalın” veya “Dinde ruhbanlık yoktur” hadislerine karşı olmasının mümkün olmadığı ifade edilerek Hacı Bektaş Veli’nin İdris hocanın kızı Kadıncık ile evlendiği ve soyunun buradan devam ettiği ifade edilmiştir.(Nejat Birdoğan, Çelebi Cemalettin Efendinin Savunması (Müdafaa), Berfin Yayınları, İstanbul, 1994, s. 9.)
Bu çerçevede Çelebiler Hacı Bektaş Veli’nin Timurtaş, Hızır Lala, İbrahim Seydi, Seyyid Ali Sultan ve çok dinamik ve hareketli olmasından kinaye olarak Kızıldeli lakapları ile anılan ve asıl adı İbrahim (1310-1402) olan tek bir çocuğu olduğunu ve Hacı Bektaş Veli’nin soyunun da buradan devam ettiğini kabul etmişlerdir.(Celalettin Ulusoy, Hünkar Hacı Bektaş Veli ve Alevi- Bektaşi Yolu, 2. Baskı, Hacıbektaş, 1986, s. 67.)
Ayrıca Yapılan bir araştırmada Hacı Bektaş-ı Veli’nin
Hacim’e Bektaşlu adı verilen toplulukla geldiği iddia edilmiş olup, Aksaray tahrir kayıtlarında bulunan “…..
yerleşim yerleri ve vergiye tabi tutulan kişi sayısı, Hacı Bektaş soyundan gelenlerin isimlendirilişi…”, “…
Bektaşlu topluluğunun Hacı Bektaş ailesinden gelen, tekkede hizmet eden ve hatta cemlerde hizmet sahibi
olanların dahi unvanlarının sayıldığı..” gibi hususlar incelendiğinde “bu gurubun birbiriyle akrabalıklarının
bulunduğu ve doğal olarak da (Onun) soyunun devam ettiği..” ortaya konmuştur. (Irene Beldiceanu-Steinherr, “Osmanlı Tapu Tahrir Defterleri Işığında Bektaşiler (XV.-XVI. Yüzyıllar)”, çev. İzzet Çıvgın,
Alevilik-Bektaşilik Araştırmaları Dergisi, Sene 2, sy. 3, (2011), s. 169-171./ Beldiceanu-Steinherr’in çalışmasını inceleyen şu çalışmada da aynı vurgu yapılmıştır. Ahmet Taşğın, Bünyamin Solmaz, “Tahrir Defterlerinin Alevilik-Bektaşilik Araştırmalarına Katkısı: Irene Beldiceanu-steinherr Örneği”, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi, sy. 61, (2012), s. 211-212.)
Yine Hünkar Hacı Bektaş Veli’yi Mardinli yapan Hamza Aksüt dayandığı tahrir defterlerinde Hünkar Hacı Bektaş Veli’nin evlatları olduğunu kanıtlayan hatta geniş bir aile yapısı ile Hacı Bektaş Kasabası dışındaki vakıf ve yurtluklarında başında Hacı Bektaş Veli Evladı bulunduğuna değinen şu adelerde bulunuyor.
“Hacı Bektaş’ı elinde asasıyla tek başına yolculuğa çıkmış bir eren olarak ele almak olanaksızdır. O, Bekdeş topluluğuyla hareket halindeydi. Hatta, Bekdeş topluluğunun yakını olan obalar da bu harekette yer almaktaydı. Durum böyle olunca, Hacı Bektaş’ın evlenip evlenmediği, çocuk sahibi olup olmadığı gibi tartışmalı konulara bu açıdan bakmak gerekir.
Tahrir kayıtlarında Hacı Bektaş soyundan olduğu belirtilen erenlere rastlamak mümkündür.”
Derken Hacı Bektaş Kasabası dışında bağlı bulunan Ocak, Dergah ve zaviyelerde de Hacı Bektaş Veli Evladı bulunduğunu aşağıdaki ifadelerle netleştiriyor.
” Tahrir kayıtlarında Hacı Bektaş soyundan olduğu belirtilen erenlere rastlamak mümkündür. Örneğin, On altıncı yüzyılda Bozok’taki(Yozgat) Karadere nahiyesinin Küragin köyünde kurulmuş olan zaviyede Hacı Bektaş Veli evladından Çakır Minnet Çelebi hizmet vermektedir.(Hamza Aksüt s.63. Alıntı yaptığı eser Yunus Koç 16.yüzyılda Bir Orta Anadolu Sancağını n İskan ve Nufüs Yapısı s.51)
Aynı eserde Hamza Aksüt yine alıntı yaparak başka bir eserden ” 1584 tahririne göre Hacıbeşta’da 15 kişi Hacı Bektaş soyundandır. Zaviyede 81 hizmetkar vardır.( Hamza Aksüt s.63 alıntı yaptığı eser Mustafa Alkan Hacı Bektaş Veli Zaviyesi Vakıfları 16.yüzyılın 2. Uluslararası Kültür Evreninde Alevilik ve Bektaşilik s.955-968.)
Ayrıca aynı eserde Hamza Aksüt yararlandığı kaynaklarda yol evladı olanlara ayrı ibareler konulduğu belirterek;
“Hacı Bektaş’ın …. doğrudan onun ocağına bağlı olan erenler birçok yörede hizmet vermekteydi. Bozok’un Karadere nahiyesindeki Köçekli köyünde yer alan bir zaviyede ‘ hizmetkaran-ı Hacı Bektaş’ olarak kaydedilen 10 kişi, Küragin köyünde 8 kişi Boğazlıyan’da Korit köyünde 6 kişi vardı.” (Hamza Aksüt Age.s.63 alıntı Yunus Koç aynı yapıt s 51, 116)
Yine Hamza Aksüt aynı eserde bu tasnifi belirterek Hünkar Hacı Bektaş Veli’ye bağlı hizmet eden yol evlatlarının ayrı ibarelerle tahrir kayıtlarında olduğunu belirtiyor.
” Hacı Bektaş’a bağlı erenlerin başka bir grubu Çukurova yöresindeydi. ‘ Abdalan- ı Hacı Bektaş’ olarak nitelenen yedi kişilik bu grup 1525 yılında Adana’nın merkez nahiyesindeki Yavaş Bükü’ndeydi.( Hamza Aksüt age s.64 alıntı yaptığı eser Yılmaz Kurt,Çukurova Tarihinin Kaynakları cilt 1.s.22)
Hamza Aksüt aynı eserinde son olarak yine tahrir defterlerinden yola çıkarak ” Balım Sultan da Çelebilerdendir, hatta ölümünden sonra posta kardeşi Kalender Çelebi oturmuştur. Bu durumda Hacı Bektaş soyundan olan birinin soydan gelme dedeliği ortadan kaldırma gibi bir girişiminin olamayacağı açıktır.
Bu konudaki başka görüş 1550’lerde posta oturduğu iddia edilen Sersem Ali Baba’nınmücerretliği( bekarlığı) kurumsallaştırdığıdır.” ( Hamza Aksüt age s.64)
Diyerek Balım Sultan’ın Çelebi olduğunu Kalender Abdal Çelebi’nin kardeşi olduğu söylüyor. Fakirin bulduğu kayıtlarda amca oğlu hatta amca torunu olduğu söyleniyor.
Rıza Yıldırım Hacı Bektaş Veli’den Balım Sultan’a Bektaşiliğin Doğuşu kitabında; ‘Sadık Abdal Divânı şu an için ‘Bektaşi’ izafesiyle anılan bir tasavvufi oluşumdan bahseden en eski kaynak durumundadır. Daha sonra 1483 yılında yazıldığını bildiğimiz Otman Baba Velayetnamesi’nde açık olmamakla beraber Hacı Bektaş”a izafeten bir mistik hareketin varlığına işaret eden ifadeler vardır.
Velayetname’nin
Neyse konumuza dönersek devamla Hamza Aksüt aynı eserinde Dervişlerin bile bekar olduğuna ait kayıtlar olmadığını belirtip bazı Dervişlerin bir yada iki çocuğunun bulunduğu kayıtlar olduğunu söylüyor.
Ayrıca şöyle devam ediyor; ” 1584 yılında Hacı Bektaş postunda Şâh Kalender oturmaktadır. Sözün kısası Balım Sultan ya da Sersem Ali Baba’nın bekarlığı kurumlaştırdığı ve Bektaşilik adında yeni bir yapılanma oluşturduğu iddiası, en sağlam kaynaklardan olan tahrir defterleri verilerine aykırıdır.” (Hamza Aksüt Age s.65) diyerek karşı çıkıyor ancak kendisi de bu sağlam kaynaklardan tahrir defterindeki Hünkar Hacı Bektaş Veli bel evladı Çelebileri şöyle sayıyor; ” 1584 yılından sonraki tarihlerde resmi kayıtlarda … Çelebiler şunlardır: Şeyh Yusuf (1647,1668), Hacı Zülfükar (168,1688) Şeyh Abdülkadir (1700 öncesi öldürülmüş) Şeyh Elvan Çelebi ( 1700- 1719), Şeyh Feyzullah (1732-1761), Şeyh Bektaş (Şiri) 1764 ( Hudadatlı) Şeyh Abdüllatif (1764,1803), Şeyh Feyzullah (1825’te öldürülmüş) Şeyh Hamdullah (1826-1826)” ( Hamza Aksüt s.65 alıntı yaptığı eser Suraiya Faroqhi, Anadolu’da Bektaşilik s.123.)
Yukarıdaki belgelerin ışığında Hünkar Hacı Bektaş Veli’nin bir Dünyalık biri manevi olmak üzere iki evlilik yaptığı ve evlatlarının olduğu açıktır. Bu Mücerretlik uydurması Babagan kolunun Çelebilere karşı kullandığı bir argüman olmaktan başka birşey değildir. Ayrıca özellikler bazı ocakların bunu Savunması ise Hünkar Hacı Bektaş Veli Dergahının denetimi dışında rahat hareket etmek ve kendi atalarını Hacı Bektaş Veli önüne çıkarma istekleridir. Fakat cedleri kendi özgür iradeleri ile Hünkar Hacı Bektaş Veli’yi Serçeşme seçmişlerken bugün bu iddialarının bir geçerliliği tarihi gerçekler karşısında bir anlam ifade etmemektedir.
Anadolu’da bu sıralarda Hacı Bektaş Veli’nin kişiliği hakkında çok şeyler söylendi, şiirlerle ve yazılan yazılarla hayatı menkıbeleştirildi. Kerametle dolu hayatı efsaneleşen Hünkâr, kısa zamanda halkı etrafına topladı.
Bunlardan, ” Duvarı at edip yürütmesi, yılanı kamçı yapması (Dondurulmuş ve bugüne kadar uyutulmuş Türk halkının uyandırılışı), kucağına arslan ile ceylan
alışı (kuvvetli ile zayıfı bir arada hoşgörü içinde tutuşu), masum ve sevimli aynı zamanda sulh sembolü olan güvercin kılığına girişi” , temsili resimlerde yer aldığı gibi, halka cemlerde dede ve babalarca anlatıldı.
Toplum Hünkar’a güvenle bağlandı. Öte yandan Hacı Bektaş Veli’nin Hz. Muhammed’in torunlarından 7. İmam Musa Kazım soyundan geldiği, çeşitli kaynaklarda geçmektedir. Şeceresi Hz. Muhammed ‘e kadar götürülmektedir.
Anadolu’da Dede, Şeyh olarak bilinen ve saygı duyulan kimselerin de Peygamber nesli olduğu iddia
edilmektedir. Bu insanların özbeöz Türk oldukları ve töresel özellikleri ile de Arap niteliği taşımadıkları kesindir. Bu nedenle ikinci kimlik, manevidir, meziyet olarak benimsenmiştir.
Horasan kökenli Anadolu Halk tasavvufu yapısı içinde geliştirdi. Halifeler yetiştirerek Anadolu’nun Türkleşerek Müslümanlaşması ve Rumeli’ye yayılmasında merkez yaptı.
Anadolu Alevi-Bektaşileri ise bu yol u takip etmediklerinden cemlere alınmamışlardır.
Anadolu Bektaşiliğinin, Alperenlik veya Gazilikle de ilişkisi vardır. Mücahit dervişlerin oluşturduğu askeri birliklerde yer almaları, Sarı Saltuk, Seyyid Ali Sultan gibi çelebilerin Rumeli akınlarında bulunmaları, bu tarikatın askeri olarak da ülkesine hizmet eden bir
özellik taşıdığını gösterir. Bektaşilik Osmanlı fütuhatı ile Balkanlar’a yayıldı, bu yerlerde tekke ve zaviyeler açıldı.
Yeniçeri ocağı da Bektaşilerce kuşak kuşatılıp, akbörkler giydirilerek, kurulduğu iddia edilir. Bu nedenle her ”Yeniçeri Ortası” yanında bir Bektaşi dergâhı açıldı, 1826 yılında Yeniçeri ocaklarının kaldırılması ile Bektaşi ocakları da yerle bir edildi.
Kapatılan tekkelere mensup şeyhler sürüldü, tekkelerde de Nakşibendi şeyhleri görevlendirildi. Böylece Bektaşiliğe Nakşibendilik etki etti.
Anadolu Alevi-Bektaşileri Dedegan kolunu oluştururken diğerlerini de “Vekilciler, Dönekler, Purutlar” diye nitelendirdiler.
Türkiye’de tekkelerin kapatılmasından sonra Bektaşilik, resmen Mısır ve Arnavutluk’ta devam etmiştir.
Hacı Bektaş Veli Türbesinin onun Hakka yürümesinden 242 yıl sonra(1582) Yasinabud Livası Emiri Murad bin Abdullah tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır.
Dipnotlar :
1) Taşköprüzade Ahmet (ö.1553) Ey-şaka-ıku‟n-nu‟ maniyyeti Devleti Osmaniye adlı eserinde, Hacı Bektaş Veli‟yi I. Murat (1362-1389- Otman Beyin oğlu Orhan beyin oğlu) devrinin alimleri arasında zikreder.
Tezkireci Ali de , Künhü‟l- Ahbar‟ında onun Orhan bey (1326-1362)döneminde yaşadığını yazar.
Dedebaba Bedri Noyan da Hacı Bektaş Veli‟nin doğumunu 1337 (H.738) olarak vermektedir.Noyan, Velayetnamelerden hareketle Ebced hesabıyla Hacı Bektaş Veli’nin M. 1248-1337 arasında veya 1340 arasında yaşamış olabileceğini belirtir. Esad Coşan,
Makalat[1] üzerine yaptığı doçentlik tezinde genel kanaatlere göre 1248- 1337/38 tarihinin kabul görüldüğü anlaşılıyor.[1][2]
2) Seyyid Hasan Kutbüddin Haydar’ın oğludur. Kubettin Haydar Şah Ahmet Yesevi’nin damadı ve postta oturduğu manevi evladı aynı zamanda Hünkar Hacı Bektaş Veli’nin amcasıdır.
Mehmet Özgür Ersan Dede (Abdal Yesari Çelebi)
Kaynaklar:
1- Çoşan M. Esad, Makâlât Ankara 1986
2- Hünkâr Hacı Bektaş Velî, Ethem Ruhi Fığlalı, sayı 23, 1996
3- Şeyh Baba Mehmed Süreyya(Münci Baba)Tarikatı Aliyye-i Bektaşiyye ( Yüce Bektaşi Tarikatı) sadeleştiren : Yrd.Doç Dr. Ahmet Gürtaş Ankara 1985 Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları s.13-14
4- Atalay: 117-118
5- Azbî / Ulusoy, 1986: s.22
6- Dursun Gümüşoğlu: Tâcü’l Arifîn
es-Seyyid Ebu’l Vefâ Menâkıbnâmesi – Yaşamı ve Tasavvufi Görüşleri, Can Yayınları, 2006, s. 38.
7-Alevilik-Bektaşilik Kutluay Erdoğan İletişim Yayınları Ekim 1986
8-A. Celalettin Ulusoy- Hünkar Hacı Bektaş veli s.83-84-85 ve Yusua
Fahir Baba Bektaşilik Tarihi Dünyası Sayı 25 Burhan Kocadağ Şahkulu
Sultan Dergahı ve İstanbul Bektaşi Tekkeleri Can Yayınları Nisan 1998
s.35-36
9- Bedrettin Noyan, Bektaşilik Alevilik Nedir ? s.45-46
10)Hünkar Hacı Bektaşi Veli Velayetnamesi Abdülbaki Gölpınarlı sayfa 18
11)Baki Yaşa Altınok Hacı Bektaş Veli Hakkında Yazılmış Bir Menakıbname ve Bu Menakıbnamede Belirtilen Anadoludaki Alevi Ocakları s.7
12)Prof.Dr.Alemdar Yalçın 2002 Kureyşan Ocağı Hakkında Bazı Yeni Bilgiler Türk Kültürü Hacı Bektaş Veli Araştırma Merkezi Yayını Dergi sayı:27
13)İz Bırakan Erenler ve Ocakları Veli Saltık Kuloğlu Matbaa 2.Baskı 2011 Ankara s.55-56
14).(Nejat Birdoğan, Çelebi Cemalettin Efendinin Savunması (Müdafaa), Berfin Yayınları, İstanbul, 1994, s. 9.)
15) Ulusoy, Hünkar Hacı Bektaş Veli ve Alevi- Bektaşi Yolu, 2. Baskı, Hacıbektaş, 1986, s. 67.)
16)Irene Beldiceanu-Steinherr, “Osmanlı Tapu Tahrir Defterleri Işığında Bektaşiler (XV.-XVI. Yüzyıllar)”, çev. İzzet Çıvgın, Alevilik-Bektaşilik Araştırmaları Dergisi, Sene 2, sy. 3, (2011), s. 169-171. 17)Beldiceanu-Steinherr’in çalışmasını inceleyen şu çalışmada da aynı vurgu yapılmıştır. Ahmet Taşğın, Bünyamin Solmaz, “Tahrir Defterlerinin Alevilik-Bektaşilik Araştırmalarına Katkısı: Irene Beldiceanu-steinherr Örneği”, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi, sy. 61, (2012), s. 211-212.)
18)Aleviler Turkiyebİran İrak Suriye Bulgaristan Hamza Aksüt Yurt Kitap Yayınları 3.Basım Ocak 2012 Ankara s.63. Alıntı yaptığı eser Yunus Koç 16.yüzyılda Bir Orta Anadolu Sancağını n İskan ve Nufüs Yapısı s.51)
19) Aleviler Turkiyebİran İrak Suriye Bulgaristan Hamza Aksüt Yurt Kitap Yayınları 3.Basım Ocak 2012 Ankara s.63Mustafa Alkan Hacı Bektaş Veli Zaviyesi Vakıfları 16.yüzyılın 2. Uluslararası Kültür Evreninde Alevilik ve Bektaşilik s.955-968.
20) Aksüt age s.64 alıntı yaptığı eser Yılmaz Kurt, Çukurova Tarihinin Kaynakları cilt 1.s.22)
21 )Hamza Aksüt s.65 alıntı yaptığı eser Suraiya Faroqhi, Anadolu’da Bektaşilik s.123.
İlk yorum yapan siz olun